Saniyorum, bu aksamla birlikte 27 mactir yenilmiyoruz. Bu mutluluk hepimizin ve bu takimla ne kadar gurur duysak azdir. Hele bu seriyi 85 dakika 10 kisi oynadigimiz bir karsilasmayla devam ediriyorsak, gurur duymaktaki hakliligimiz iki kat daha artmaktadir.
Bu duygularin disa vurumundan sonra bu mac ozelindeki degerlendirmelerimize gecelim.
Karsilasmada olumlu anlamda bahsedebilecegimiz pekcok husus vardi. Savunmada Yobo'nun üst düzey sezgisi ve liderligi, orta alanda Cristian'nin Oguz Cetin'i hatirlatan muhtesem performansi, kenarlardaki Topuz ve Caner'in insanustu mücadelesi ve ozverili futbolu; Emre ve Gokhan'in artan performanslari gecenin dikkat ceken olumlu yanlariydi. Zaten bu yuzden 10 kisi olmasina ragmen, sahada rakibine ustunluk saglayan, pozisyon bulan, oyun kuran, topa sahip olabilen ve oyunu istedigi gibi yonlendirebilen bir takim vardi, ilk yarida.
Ikinci yarida Karabukspor oyunun hakimi olmaya basladi, bunda elbette Fenerbahce'nin de katkisi vardi.
Iste bu noktadan itibaren, Fenerbahce'nin eksik, elestirilesi yanlari ortaya cikmaya basladi. Fenerbahce belki 27 mactir yenilmiyor ama hem gecen sezon bazi maclarda oldugu gibi hem de bu sezon bazi maclarin bazi anlarinda oldugu gibi oyunun kontrolunu anlasilmaz bir sekilde rakibe birakip sahasina cekiliyor. Bu ornegin Besiktas macinda da oldu ve o anlarin hemen arkasindan zaten golleri yedi.
Bu mactaki geriye yaslanisin anlasilir nedenleri vardi; kabul. Ama degil midir ki, bu macta Fenerbahce eksik kalmasaydi ve karsilasmasinin son 20 dakikasina yine 1-0 onde girseydi ayni sekilde geriye gomulup topu rakibine birakacakti. Bu saniyorum su anda takimin en cok uzerinde durmasi gereken ve iyilestirmesi gereken husus.
Bu mac ozelinde bu noktaya ek olarak elestirilmesi gereken bir nokta daha vardi.
Kabul ediyorum, Ridvan Hoca'nin da soyledigi gibi, teknik direktor ne soylerse soylesin, bir muddet sonra takimlar skoru koruma gudusuyle kendiliginden geriye yaslanir. Ama teknik direktorler takimlarina kenardan isaretle etki edemeseler de eylemleriyle, yani oyuncu degisiklikleriyle, sozlerini gecirebilirler.
Ne demek istiyorum; sunu: Emre'nin yerine Selcuk Sahin'i, sayet ayni sartlar altinda, Galatasaray'a, ya da Besiktas'a, ya da diyelim Lille'ye karsi oynuyorken alsaydiniz; son derece yerinde bir hamle olurdu. Cunku siz eksik kalmissiniz. O sartlar altinda skor ustunlugunu yakalamissiniz. O dakikadan itibaren de ne olursa olsun skoru koruma derdine dusersiniz ve bunu yapmanin en iyi yolu da savunma agirlikli oyuncularin saha icindeki sayisinin arttirilmasidir. Cunku sozkonusu bu rakipler zaten esit sartlarda oynasaniz dahi size zaman zaman kendi oyunlarini kabul ettirerek oyun ustunlugunu ele gecirme, pozisyon elde etme potansiyeline sahipler. Dolayisiyla siz ne yaparsaniz yapin o dakika o sartlarda artik sizin gomulmekten baska careniz kalmaz, bu durumda da Selcuk Sahin ismi, bitik ve gergin bir Emre'nin yerine en uygun isimdir.
Fakat rakibiniz bu aksam ki gibi, Karabukspor ise, bu tur bir degisiklikle siz, rakibinizin 3 birim olan size karsi oyunun hakimi olabilme ve cezasahaniza yonelme ihtimalini, atiyorum 5 birime cikarmasina yardimci olursunuz. Cunku Selcuk Sahin, topa sahip olabilen, onu iyi saklayabilen ve cok verimli kullanarak hucuma dogru katedebilen bir isim degildir, Emre gibi, Cristian gibi. O yuzden Selcuk'un dagitacagi her top yeniden rakibe gidecegi icin onlarin bir kez daha uzerinize gelmesine davetiye cikartmis olursunuz. Halbuki Emre ile Sezer yerdegistirseydi, eminim ki, Sezer ceza sahasi onunde kapilan toplari cok daha iyi saklar, daha iyi katederek hucuma dogru surer bu haliyle de rakibinin kalenizin onune yigilmis oyuncularinin geriye gitmesine yolacarak, takimin savunmasina bu yonuyle cok daha buyuk katki yapar.
Dedigim gibi bu metot, orta-ust duzey takimlarda ters tepebilir ama Karabukspor gibi bence sizi cok fazla tehditme gucu olmayan bir takim karsinda bu kadar iceri gomulerek, bir sans golunun olabilirligini arttirmis oluyorsunuz.
Bunun disinda bana kalirsa, en az son 10 dakikada Caner'in yerine de Stoch'un girmesi faydali olurdu diye dusunuyorum.
Ozetle bence Aykut Hoca'nin formsuzlugu devam ediyor.
Fakat butun bunlara ragmen, fevkalade iyi bir takimimiz oldugunu ve bu aksikliklarini giderirse bu ligin en buyuk favorisi oldugunu bir kez daha gormus olduk.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen