Donnerstag, 24. Dezember 2009

Cok fazla sey degil; sadece bir miktar ahlâk istiyoruz


Aziz Yildirim son iki sezondur kendi taraftarini dahi isyan ettirecek derece sakindi. Takimi aleyhine yapilan hakem hatalarinin hicbirinden bahsetmiyor, her yenilgi sonrasi bu yenilginin icerisinde hakem hatalarinin etkisi sözkonusu olsa dahi suskunluga bürünüyordu...

Pek cok Fenerbahceli blogger bu konuya isyan etmeye baslamisti. Takip edenler hatirlayacaktir. Hakem hatalarinin özellikle takimin iddiali oldugu bu sezonda pespese gelinen puan kayiplarindan söyle ya da böyle rol oynuyor olmasi sinirleri bozmustu... Simdiye kadar o arkadaslara katilmiyordum; Aziz Yildirim'in sessizligini ciddi bir olgunlasma olarak görüyor ve Türk futbolunun gelecegi acisindan kutlu bir hadise olarak degerlendiriyordum... Üstelik Aziz Yildirim agzini actigi anda simdiye kadarki suskunlugu unutulacak ve bu konusmalarin üzerine odaklanilacakti...

Nihayet Aziz Yildirim, belki tabandan gelen bu baski nedeniyle, belki bu hatalara artik tahammül edemeyecek dereceye gelmesiyle, ya da sadece ve sadece stratejik bir sebeble bu suskunlugunu iki hafta evvel bozdu ve hakemleri, merkez hakem kurulunu ciddi sekilde elestiren ve suclayan bir konusma yapti...

Lanet olsun ki, bu konusmanin ardindan gelen iki haftada iki bariz hakem hatasi, Fenerbahce lehine yapildi. Fenerbahce tarafindan kazanilan bu iki karsilasmanin skoruna direkt etki edebilecek pozisyonlardi bunlar...

Ve tabii pusuda beklesen akbabalar bu durumu firsat bilerek kalemlerini sivriltmeye basladilar... Iki yildir hicbir sekilde sesini cikartmayan Aziz Yildirim'in bu suskunlugunu bir kez olsun görmeyen ve takdir etmeyen; durumun bu sekilde devam etmesi icin onu tesvik edip, ona destek olmayanlar simdi Aziz Yildirim'i siddetle elestirmekteler...

Iste bunlardan bir tanesi de bu yazini konusu bugün...

Aksam gazetesinin yazari bugün su baslikla cikmis kösesinde: "Sen oyna Aziz Baskan sen oyna"

Zaten basligindan belli yazinin sonunun nasil gelecegi. Yazar yazisinda yukarda dedigim gibi, Aziz Yildirim'in isyanini konu etmis ve Fenerbahce'nin aldigi puanlari bu isyana baglamis. Bunlari söylerken anlattigi seyler ve kurguladigi mantik örgüsü akillara zarar...

"...Durum trajikomik, çünkü ligin en çok 'ağlaşan' Kulüp Başkanı lider FB'nin Başkanı Aziz Yıldırım oldu. Fevri bir davranışla Kulüpler Birliği'nden hakemlere veriştirerek istifa etti, sonra çark etti. Ama bir hafta sonra Ankaragücü maçında son dakikadaki bariz golün iptali ve son haftada da Trabzon'da maç berabere giderken Alanzinho'nun üç metre geride iken ofsayt kararı ile durdurulması tezinin ne kadar saçma olduğunu ortaya koydu. Tanrı'ın sopası olmadığını, hakemleri olduğu, ama Aziz Yıldırım'ın da işine gelince dilini yutabildiği, sus pus olduğu da açıkça ortaya çıkmış oldu..."

Lütfen su ifadeye dikkat edin: Ligin en cok aglasan Kulüp Baskani Aziz Yildirim'mis.. E yuh yani yuh... Kendisi iki sezondur dedigim gibi agzini acmamis. Onun bu suskunlugu esnasinda basta Adnan Polat ve Yildirim Demirören olmak üzere ligin diger baskanlari car car konusup dururken sizler birkez olsun o isimleri elestirmemis ve Aziz Yildirim'in bu suskunlugunu onaylayip onu bu yolda ilerlemeye zorlamamissiniz, simdi cikmis ahlaksizca onu elestiriyorsunuz.

Yazisinin devaminda yazarin sacma sapan mantik kurugusu devam etmekte.

Fenerbahce ligin en cok gol atan takimi degilmis...
Ligin en az gol yiyen takimi da degilmis...
Ic sahada en az maglubiyet alan takim da degilmis...
Dis sahada en cok kazanan takim da degilmis...

E n'olmus yani... Bogazici Üniveristesinde ögretim üyeligi yapan bir ekonomi profesörünün bunlari bilmemesi elbette beklenemez... Bu istatistiklerin sonuca direk etki etmeyecegini o da bilir. Fenerbahce en iyisi degildir bu kategorilerde ama her birinde istikrarli bir sekilde yukarlarda bir yerde konumlanmis demektir... Bu kategorilerin her hangi birinde yukarlarda olan takimlar ise saniyorum bir diger kategoride cok kötü bir performans sergilemis ki sonuc itibariyle Fenerbahce hepsinin önüne gecebilmis...

Devam ediyoruz...

Fenerbahce en cok mac kazanan takimmis lakin, Ankaragücü karsilasmasinda o sayilmayan gol verilmis olsa su anda Ligi ücüncü sirada tamamlayacakmis.

Tabii bütün bunlarin üzerine su söylebilir: Pekii Besiktas karsilasmasinda, karsilasma 0-0 iken Gökhan Gönül'e yapilan penalti verilseydi karsilasma 3-0 biter miydi?

Ankaragücü'nün ilk golünde Bilica'ya yapilan faule ne diyecegiz? O faulü vermeyen hakemin son dakikada cizgiyi gectigi iddia edilen topu gol olarak degerlendirmeyen hakem oldugunu düsünürsek daha tuhaf bir sonuc cikmamakta midir ortaya...?

Trabzonspor'un ofsayt olan golünden önce Santos'a yapilan faulü neden görmüyor kimse?

Hep ayni noktaya geliyoruz. Aziz Yildirim'in gecen haftaya kadarki suskunlugunu da iste bu yüzden onayliyor ve destekliyordum. Cünkü böyle bir cerceve mevcut ve bunlar sizin ayaginizin bir kere de olsa tökezlemesini beklemekte pusuda. O andan itibaren de sizin o dakikaya kadar yaptiginiz tüm müsbet adimlar cöp tenekesine firlatilmakta...