Sonntag, 8. März 2009

Aristide Bance

Drogba'yi cok begeniyor ama alamiyor musunuz, pahali mi geliyor...?
Iste sizi onun özelliklerini tasiyan ama uygun fiyata transfer edebileceginiz bir isim, Bance...

Su anda 2. Bundesliga'da Mainz 05 formasi giyen futbolcunun gelecek sezonun 1. Bundesliga'ya gecmesi halinde transfer edilmesi zor olabilir... Zira emin olarak söylebilirim ki, yakin bir zamanda kademe atlayacagi kesin.

1984 dogumlu, uzun boyu (1,92 m) ile hava toplarinda cok etkili ama ayni zamanda yerden de topa cok iyi hakimiyeti var... Su Guiza'nin yerinde onun olmasini cok isterdim Fenerbahce'de...

Ve Kayserispor


Geride kalan Kayserispor-Fenerbahce maci hakkinda söyleyeceklerimiz henüz bitmedi... Biraz da Kayserispor ile ilgili konusmak istiyorum...


Ilk söz yeni stadyumlarina... Disardan yani tvden görüldügü kadariyla cok iyi bir atmosfere sahip, ve bizim bulundugumuz noktalardan anlasildigi kadariyla tek kusuru igrenc koltuk renkleri... Kapasitesi optimal... Kayserispor'u saniyorum dengi rakipleri kiskaniyordur...


Gelgelelim bu olanaklari önlerine serilen Kayserispor teknik ekibine... Sülayman Hurma ve Tolunay Kafkas ikilisi sacilan onca para ve yapilan transferlerle takimlarinin belli bir standartin üzerine cikartamadilar... Elindeki olanaklarla dogru orantili olarak su anda bulunmalari gereken yer ilk besin icinde olmaliydi diye düsünmekteyim...


Evet, Kayserispor bu sezon ilk defa büyüklerden birine kaybediyor... Kayserispor "zor" takim sifatini kazanmislarsa ortada bir basaridan söz edilebilir, ama bu söz konusu basari, elde olanaklar ile kiyaslandiginda, tatmin edici midir emin degilim... Onca gürültüyle birlikte Wigan'dan getirilen oyunculardan hicbir verim alinamamistir. Gecen yilki Iglesias fiyaskosu ve bu sene onun üzerine yapilan yeni bir yanlis transfer: Purovic...
Öyle tahmin ediyorum sene sonu Kayserispor camiasi yeni bir yapilanma icine gidecektir ki bence elzem...

Edu ve Emre

2-0'lik Kayserispor galibiyetinin pesinden söylenmesi gerekenler henüz bitmedi. Macin genel görüntüsü ve Volkan Demirel ile ilgili söyleceklerimi bir önceki postta söyledim. Ama bu macin konusulmasi gereken noktalarin hepsini kapsamiyordu o post. Emre ve Edu'dan da bahsetmek gerekiyordu ama bunlari da o posta eklesem bir hayli uzun ve okunmasi acisindan sikinti verecek bir post cikacakti ortaya...

Ben de bu ikiliyi ayri bir post olarak ele almak istedim...

Emre'nin Fenerbahce'ye gelisinden en bastan beri memnun olmayanlardanim. Evet onun bir vakitler Galatasaray formasi giymesi beni rahatsiz ediyor; bu manada hala "tutucu" taraftar kimligimden kurtulmus degilim. Ama tek etken bu da degil. Emre Galatasaray'da oynarken de, Milli Takim'da oynarken de bulundugu ortamin icindeki en antipatik simge olmayi hep basariyordu ve ben kendisinden hic hoslanmazdim. Bu durum Fenerbahce'ye geldikten sonra da degismedi...

Bu aksamki Kayserispor karsilasmasinda ekranlara takilan bir görüntü: Rakibiyle girdigi mücadele sakatlanip saha kenarinda tedavi gören Emre elini boynuna götürüp rakibine dogru yaptigi "sen öldün" jestiyle son derece cirkin bir görüntü olusturmustur. Ve bu manzara benim onu birakin sevmeyi, ondan nefret etmem konusunda ne kadar hakli oldugumu bir kez daha kanitlamistir...
Ki kendisinin yaptigi tek cirkinlik o da degildi bu macta. Oyundan cikarken, ona elini uzatan teknik adamina karsi takindigi tavir mide bulandiricydi...

Dilegim iyi bir yabanci önlibero transferiyle onun gözlerimizin önünden kaybolup gitmesi ve ortami daha fazla cirkinlestimesine izin verilmemesi...

Gelelim ikinci "bela" Edu'ya... Kendisinin iyi niyetli bir oyuncu olmasindan hic süphem yok. Gayretkesliginden de. Ne ki bunlar bir oyuncuyu takimda tutmak icin yeterli etkenler degil... Kendisinin gecen yildan beri yakindan izleyen herkes onun "sapsallik"lari sayesinde yenilen onca golün sayisindan haberdardir...

-Sampiyonlar liginde kendi kalesine attigi goller,
-Volkan Demirel'in ciktigi pozisyonlarda dahi topa hamle yaparak takimin gol yemesine (gecen yil yapilan Galatasaray karsilasmasi) veya ciddi pozisyonlar vermesine neden olan hatalari...
-Oldukca zayif fizik gücüyle rakilerinin ayakta kaldigi her ikili mücadeleyi yerde sonlandirmasi veya dogru düzgün darbe almadan yere yigilmasi,
-onca uzun boyuna ragmen Mehmet Topuz boyundakilere dahi sürekli hava topu vermesi,
-denge sikintisi nedeniyle yaptigi gec hamleler ve sonucunda yol actigi endirekt serbest vuruslar vs...

Zaten bu seri hatalar zincirinin birkacini bu macta da tekrarladi Edu. Bu sefer Volkan Demirel'in degil Volkan Babacan'in yumruklariyla uzaklastirma oldugu pozisyona müdahele ettigi ve kaleciyi sarsti. Ve yine sacmasapan bir hareketle neden oldugu endirekt serbest vurus da Fenerbahce icin kabusa yol acmadiysa takimin sansindandi...

Bu noktada Aragones'e elestiri yöneltmek saniyorum hakkimiz. Önder haftalar oynuyor ve ben Önder'in oynadigi bir defans hattinin Edu'nunkinden daha zayif olarak görmedim hic. Aksine ben Önder'i, hem yerden hem havadan Edu'dan daha saglam bir savunmaci olarak gördüm... Pekii o halde neden Önder yeniden yedege cekildi?

Iflah olmaz bir vak'a: Volkan Demirel


Sporcu sadece cevik degil, zeki veahlakli da olmalidir... Volkan bir kera daha bu tanima uymadigini kanitladi, bu aksamki "tarihi" karsilasmada... Bu hareketi ilk defa yapiyor olsaydi, cevik ve zeki ama ahlakli degilmis derdik... Ama bu x'inci defa tekrarlanmis bir aksiyon ve Volkan sadece cevik tanimina uyuyor bir yukardaki tanimin...


Fenerbahce eger ilk yarida aldigi tarihi hezimetin "intikam"ini bugün Kayseri'den alamadiysa bunun en bas sorumlusu Volkan Demirel...


Karsilasmanin 54'üncü dakikasindan itibaren bir kisi eksik oynayan Fenerbahce elde ettigi skoru korumayi bildi ama, o dakidan itibaren mac sonuna kadar büründügü oyun kimligi ise yüz kizarticiydi. Fenerbahce bu derece mahkum bu derece caresiz olmamaliydi...


O ana kadar ki oyunu mercek altina alirsak da söylenebilecek olan seyler sunlar:


- Bu karsilasmanin aslina bakarsaniz iki hafta evvel oynanan ve Fenerbahce artik lige havlu atmistir dedigimiz Genclerbirligi mücadelesinden hicbir farki yok. Yani olay tek bir frikikten kaynaklaniyor. O macta Genclerbirligi'nin buldugu frikik golü Fenerbahce'yi krizin icine sokarken bu macta Fenerbahce'nin buldugu frikik golü karsilasmanin kendisi lehine sonuclanmasinda cok önemli bir rol oynadi. Yani sayet Fenerbahce o golü bulamasaydi ve sansiz bir Kayseri golü yeseydi aslinda sahada karsilasacagimiz görüntü bundan iki hafta evvelkinden hic farkli olmayacakti...


Sonuc olarak, Trabzonspor ve Sivaspor'un puanlar kaybettigi bir haftada diger iki büyükle birlikte kazanan ekiplerden birisi olarak Fenerbahce su gün itibariyle sampiyonluga en az diger rakipleri kadar aday oldugunu gösterdi. Ama bu sadece sonuc olarak böyle... Dedigim gibi macin 20. dakikasi civarlarindan yenilebilecek olan bir Kayserispor golü su anda cok baska seyleri konusmamiza neden olabilirdi... Yani ilerki haftalardaki deplasman maclari icin bu mac Fenerbahce adina iyi sinyaller vs vermedi..

Sivasspor-Ankaraspor: 1-1


Kenarda, cevreden, disardan gelip de merkezdeki müktedirlerin keyfini kaciran disarililar her vakit sempati toplamislardir... Ama adi konulmamis bu kurala tezat olusturan bir tür gelisme ile karsi karsiyayiz...

Yillardir ligin tepesinde hüküm süren ama ligin geri kalanin caresizligi nedeniyle defolari bir türlü ortaya simdiye kadar cikartilmayan büyükleri, kisitli bütcesi ve mütevazi kadrosuyla tehdit eden bir disarili dolasiyor ligin tepelerinde son iki yildir...

Ama yukarda da bahsettigim gibi bu takim bir türlü sevilemiyor; disarili oldugu halde, merkezdeki müktedirleri rahatsiz ettigi halde ve bütün bunlari "ciliz" haliyle yaptigi halde... Nedeni elbette cok basit: Bülent Uygun'un ta kendisi...

Tamam; kendisi ligin en beyefendi, en sportmen sahsi da olsa bazilarinca yine de sevilmeyecek ve basarisi kücümsenecektir; sirf Fenerbahceli oldugu icin... Bu sekilde düsünen ruh hastalarini bir kenara birakiyorum. Onlari tartismaya dahi deger bulmuyorum.

Bu rahatsiz grubun disinda, Bülent Uygun'un sirf yaptiklari ve söylediklerinden dolayi Sivasspor'dan uzaklasan, onlarin sampiyonlugunu artik cok da gönülden istemeyen kitleler cogalmaya baslamistir, ve Bülent Uygun bu yolda devam ettigi müddetce bunlarin sayisi artacaktir...

Bütün bunlari, bugünkü macin icerisinde, Sivasspor beraberlik golünü yedikten sonra kendisini yedek kulübesinin camini tekmeyle yere indirmesi ve mac sonunda hakeme yönelik yaptigi cirkin hareketler üzerine yazma ihtiyaci hissettim.

Pekii hareketler cirkinse de Bülent Uygun'un cildirmasina neden olacak hatalar yapti mi hakem? Kesinlikle hayir. Ne Yunus Yildirim, ne Selcuk Dereleli ne de bir baskasi... Bu ligin en kaliteli hakemi kim deseler; cok net sekilde bukünkü macin hakemi Deniz Coban'i gösteririm. Bugünkü macta da ta ki Sivasspor golü yiyene kadar hatasiz mac yönetmisti. Sivas'in beraberlik gölünün arkasindan bana sanki kalan dakikalarda seyircilerden ve ev sahibi takimdan etkilendigi icin tercih haklarini genelde Sivas'tan yana kullandi ve onlarin cezasahasi karambokerinde yaptiklari faulleri görmezden geldi diye düsünmekteysem de bu süre zarfinda sonuca etki edecek hicbir hatasi olmadi...

Bülent Uygun'un kudurmasina neden olsan pozisyon ise, Ankaraspor'un golü attigi pozisyon öncesinde ortasaha da bir faul pozisyonun olup olmadigi... Yayinci kurulus o ani tekrar göstermedi veya ben kacirdim, o yüzden tekrar izleyemedim, ama mac icindeki benzeri hicbir pozisyonu faul olarak calmadigini bildigim icin orda da herhangi bir hatanin sözkonusu oldumadigini düsünmekteyim... Dahasi o atak bir defa Sivasspor cezsahasi yayina kadar gitmis ve defans elemanlarinca savusturulmustur ki o savusturulan top yine cok uzaklastirilamamisken tekrar bir Ankaraspor atagina dönüserek gol olmustur... Yani Sivas'in o ani toparlayacak bir hayli zamani olmustur... Ama tabii sampiyonluga giden yol, Sivaspor'un örnek aldigi büyüklerinin gösterdigi kadariyla cirfeklesmekten gecmemktedir bir hayli... Yani aslinda haksiz oldugunu bile bile bagiracak, cagiracak, bize karsi komplolar kuruluyor diyecek, hakeme yükleneceksin ki, hem kendi hatalarinin üzerini örtebilesin, yenilgiye yol acan hem de geriye kalan haftalarda hakemleri ve spor camiasini etki altina alabilesin ve mümkün ise senin lehine hatalar yapmalarina yolacabilesin....

Mac icin söylenebilecek cok fazla birsey yok. Sivaspor cok zamandir bu puan kayiplarin olusacagina dair ipuclari veriyordu... Kazandiklari hicbir karsilasmayi özellikle son dönemlerde oyun olarak sahaya üstünlüklerini koyarak kazanmamislardi... Genelde oyun planlari su sekilde: Ani bir gol bulmaya calis ve o golün üstüne bir hayli sert oynayarak kapanmak suretiyle yat. Ankaraspor karsisinda yaptiklari da bundan farkli degildi... Golü yiyene kadar da bunda muvaffak oldular. Yedikleri gol dahi bir pozisyon dahilinde gerceklesmedi aslinda. Uzaktan gelen sut, aynen ilk yarida kendi attiklari gibi rüzgarin da yardimiyla hiz kazanip gol oldu...

Oldukca zamansiz gelen bu beraberlik sayisi özellikle de o berbat rüzgara karsi oynayan bir takim icin elbette herseyin sonu demekti ve öyle de oldu... Bastan sona üzerine yatilmaya calisilan gol ve pesinden gidilen oyun plani cöpe gitmis oldu...

Ankaraspor icin aslinda yeni bir sey söyleyemiyorum ben... Aykut Kocaman cok vasat bir teknik direktör ve maalesef kendini hicbir sekilde asamiyor... Ankaraspor'un gol de dahil bir tane dahi cezasahasi pozisyonu yok. Neredeyse Sivaspor'un iki kati kadar topa sahip olma oranina sahiptilere % 90'lara varan pas yüzdesiyle oynadilar ama ilginctir birakin kale ici pozisyonlarini gol disinda kaleyi tutan tek bir tehlikeli sutlari yok...

Kendisi devre arasi verim alamadigi gerekcesiyle, bu lig standarlarindan bir hayli kaliteli diyebilecegimiz bir dizi yabanci oyuncu ile yollarini ayirmistir. Daha önce de yazmistim, sahada sürede alamadigi müddetce oyunculardan verim alip alamamayi neye dayarak belirleyebilirsiniz diye... Adem Kocak'in sakatligi sayesinde ligin ilk yarisinda tanima firsati buldugumuz Theo Weeks Adem düzeldikten sonra yeniden kulübeye mahkum olmus durumda... Adem Kocagin, hatta bazen önliberoyu ücleyip de Muhammed Hanefi'nin oynadigi bir ortasaha kurgusunda Weeks'in oynayamasinin bence hicbir aciklamasi yok... Sene sonunda ondan da verim alinamadigi icin ayrilinilirsa hic sasirmam. Ve bir büyük bütce ve kaliteli kadro yeniden Kocaman'in elinde kadüklestirilip kalinirsa...

Ankaraspor'un golünü atan Umut icin ayri bir paragraf acmak lazim saniyorum. Cocugun golde topu alisi, sürüsü ve köseyi görüsü olaganüstü ama onun disinda ortasahada bir pozisyonda rakibini ekarte edisi var ki; muazzam, izlemeye deger buluyorum ve yabanci olmadigi icin Aykut Kocaman tarafindan yok edilmeyecegine de emin oldugumdan icim rahat...