Donnerstag, 5. Februar 2009

Aragones oyuncularina güvenmiyor....!


Fenerbahce Bursaspor'u rahat denilebilecek bir galibiyetle gecerken ben gözümdeki Aragones degerini kaybettim.

Bazilari oldukca hakli denilebilecek onca elestiriye karsi simdiye kadar ki Aragones'e olan sevgimin temelinde onun Fenerbahce camiasi üzerindeki alisagelmis futbol zihniyetinin kliselerini ilkeleri ve futbol bilgisiyle sarsacagi yönündeydi. Mesela o gelmeden evvel de sayisiz basarilar kazanmis koskoca camiayi artik 32 yasina gelmis bir oyuncuya tabi tutan insanlarin köhnelesmis zihniyetiydi Aragones'in sonuc odakli olmadan calismayanin gözünün yasina bakmadigi bir ekip kurarak yikmasini istedigim/ bekledigim. Ilk darbeyi her seye ragmen Alex'e mütemadiyen forma vermesi ve farkli bir takim seyler denememisyle yemistim kendisinden. O vakit, bunca tepkinin önüne simdilik gecemiyor bu isi belki zamanla halledecek diye beklerken, bu aksam oynan Bursaspor karsilasmasi bütün umutlarimin tükenmesine yol acti.

Ne diyordu Aragones devre arasinda: "Ben devre arasi transferine karsiyim. Bu takima ve oyunculara güvenmediginiz anlamina gelir. Ben ise oyuncularima güveniyorum ve bu ekiple sampiyonluga ulasacagim" Harika sözlerdi.

Ama maalesef bunlarin hepsi kagit üzerinde kalan ifadelermis. Simdiye kadar Alexsiz, Ugursuz, Volkan (1)siz, Deivid'in takimin liderligini oynadigi, Semih'in fotvette yer aldigi takimlari sürerdi kupada Aragones. Beklentimiz esas ligte sürekli sans verdigi ama sistemi icerisinde aksayan veya bir türlü bekledigi verimi alamadigi oyuncularin yerlerini bu kupa onbirinden oyuncularla zaman icerisinde takviye edecektir yönündeydi. Lakin kendisi ve takim icin cok önemli oldugu asikar olan bu aksamki mücadelede Aragones, turu kendince riske atmamak icin kaleci ve Vederson disinda tamamiyle "as" kadroyla cikti sahaya. Hani su ligte sürekli kullandigi; Trabzon ve Gaziantep karsisinda hicbir varlik gösteremeyen onbir...

Belli ki Aragones turu riske atmak istemiyordu. Semih'in oynadigi, Deivid'in Alex'in yerinde merkezde oldugu bir takim ile oyalanacak vakti yoktu: yani Aragones apacik güvenmiyordu bu oyuncularina. Alex ve Guiza onun icin en önemli silahlar bu takimdaki. Basi sikistiginda direk sarildigi. Iste bu nokta tam bir cöküs, tam bir hayal kirikligidir benim icin. Zira ilkeler degil, sonuc odakli zihniyet kazanmistir bu aksam; gelecek degil gün kurtarilmistir. Takimina güvendigini iddia eden hoca megerse takimdaki sadece 13 oyuncusunagüvenmekteymis esasen ...

Evet, Alex iki golle son haftalardaki formsuzlugundan cikis icin oldukca iyi bir moral bulmustur, Guiza'ya attigi gol belki terapi etkisi yapmistir vs. Ama tam tersi de olabilirdi degil mi; zira bu adamlar degil miydi, Antep'in ve Trabzon'un kalesine dahi gidemeyen...

Ankaraspor-Denizlispor: 2-1

Firsat buldukca, tv'de naklen verildikce kacirmamaya calisiyorum anadolu takimlariminin maclarini. O bakimdan Besiktas-Antalyaspor macinin yerine Ankaspor-Denizlispor macini tercih edebiliyorum.

Ibrahim'in icin hazirlanmis daglar gibi atese gagasinda bir damla su ile ucan güvercin misali, hicbir cürmü olmasa da her tarafi üc büyüklerin kapladigi spor medyasina inat anadolu takimlarinin maclarindan haberler veremek istiyorum blogta. O yüzden önceligi- elbette Fenerbahce'den sonra bu takimlar aliyor.

Ne ki bu durum iyi bir de sbair gerektiriyor zira dünkü kalitesizligi görünce Ankaraspor-Denizlispor macindaki, insan buraya ayirdigim saati gidip evde bitirmem gereken yazilar icin ayirirdim diyebiliyor. Neyse...

Bir önceki paragraftaki serzenisten de anlasilacagi üzere rezalet bir macti Ankara kirsalinda oynann dünkü ceyrek final karsilasmasi. Ilk mactaki 1-1'lik skor Ankaralilarin isine yaradigi icin cok düsük tempolu, cok rolantide bir futbol tercih ettiler, skor avantajini korumak istiyorlardi. Denizlispor iste bir miktar cirpindi ama kapasitesi yetmedi.

Bu ikilinin ilk maclarindanki dengeli mücadeleye aldanip o macin devam eden haftasindaki Denizlispor-Galatasaray macinin Galatasaray icin sanildigi kadar kolay olmayacagini iddia etmistim. Öyle ya, adamlar ligin teperindeki Ankaraspor ile oldukca basabas bir futbol oynamislardi. Ama görünen o ki, bulundugu yeri hak etmeyen Denizli degil, Ankaraspor imis. Dünkü mücadele de oldukca esit gecti zira. Ankaraspor'un buldugu ilk gol, Bilal Kisa'nin her zaman deneyip de tutturamadigi berbat sutlarindan ilk defa bir tanesinin kaleyi bulmasiyla gerceklesmisti. Yillardir bu elemani izlerim, her zaman savruk ve dengesizdir, o noktalardan da cömertce sürekli sut ceker, ama denedigi 20 suttan ancak birisi dünkü gibi kaleyi basarili bir sekilde bulurdu o % 5 lik ihtimal de talihsiz Denizli'nin basina patladi. O ana kadar Ankaraspor'un da birkac tane disinda kaydeger hicbir aksiyonu yoktu halbuki.

Denizlispor ise bugün de ögrendigim teknik direktörleri Umit Kayihan'i gönderme eyleminden sonra iyice krizin icerisine süreklenen bir kulüp hüviyetinde. Bundan birkac yil evvel ligin son macinda kaybettigimiz sampiyonlugun bas müssebbibi olarak onlari hic sevemesem de bu durumlar oldukca düsündürücü kendileri adina. Muazzam bir zemine sahip stadyumlari. Harika tribünleri ve seyircileri var. Saniyorum Ersun Hoca'nin da ilk dogdugu yer. Futbol adina bunca olumlu özelligi bünyesinde barindiran bir sehrin icine düstügü bu durum hakikaten düsündürücü.

Son söz Meye'ye...

Bir 70 dk daha oynadi dün. geldi geleli 250. dk'si bu onun. Üc mac oynadi, ikinsinde 70'er dakika, birinde 90 dakika sahada kaldi. Kesin kanaatim: Fevkalede kötü bir transfer. Bir önceki Ankaraspor postunda biraz daha detayli yazdim neden iyi bir futbolcu olmadigi yönündeki düsüncelerimle ilgili, yeniden girmeye gerek yok. Yine olumlu hareket sifir, pasa hatasi yüzdesi cok yüksek, girdigi pozisyon yok, kazandigi ikili mücadele yok, aldigi hava topu sifir, son derece agir, bilekleri kesinlikle yumsak degil... Ve bu oyuncu icin gözden cikartilan deger De Nigris... Daha gelmiyorum Davos'a... Pardon daha da söz söylemiyorum olcakti o....