Mittwoch, 25. Mai 2011

Kurnaz Demirkol


Aslinda daha önce dönebiliyordum bloga. Malum uzun bir aradan sonra yeniden baslamaya karar vermistik ama bu seferde araya müthis özgürlükcü ülkemizin enfes mekanizlarindan birisi daha devreye girmis ve bizler blogspot a erisemez olmustuk. Bu da motivasyonumu yeniden koparmisti buralardan.

Acildiktan sonra ise yazmaya baslayamadim. Cünkü komik ama komik oldugu kadar sevimli bir gerekcem vardi: Cünkü Fenerbahce cok iyi gidiyordu ve yazarsam bu büyü bozulacak diye korktum. Yani bir nevi totem yaptim ama son mac bitisine kadar yazmamaya karar verdim.

Sampiyonluk camiamiza hayirli olsun. Umarim ilerleyen günlerde meseleyle ilgili uzun uzun konusur yazisiriz. Ben bu dönüs postunu yine büyük askim M. Demirkol'a ayiracagim.

Kendisini malum cok severim.

Hazret gecen haftaki sali günkü uzun yazisinda Aykut Kocaman'a övgüler dizmis. Kurnaz ya, lafin icerisine "sene basinda Kocaman'in takimi icin 'son 30 senenin en kötüsü demistim'" vs gibi laflar sikistirmayi da ihmal etmemis. Güya özelestiride bulunuyor, samimi oldugu hissini yaymaya calisiyor, zamaninda elestirirken de art niyet tasimadigini yazdiklarinin sadece bir analiz oldugunu ima etmeye gayret ediyor. Biz de salagiz ya yutuyoruz bunu.

Halbuki hafizasi biraz güclü olanlar hatirlayacaktir, Demirkol'un o zamanlar nasil bir kibir ve küstahlikla yüklendigini Kocaman'a. Elestirilerinin dozunun basit bir analizden öte oldugunu. Kayserispor macindan sonra, akil olmadigini biliyorduk meger matematik de yokmus derken ve Denizli'nin yabanci sinirini asmasindan sonraki en büyük skandalin Kayseri'ye stoper götürmemek oldugunu söylerken ne derece kaynagi belirsiz bir kinle yüklendigini hatirliyoruz kendisinin hocamiza...

Kocaman'i savunan Altan Tanrikulu ile giristigi polemikte de neler yazdigini hatirliyoruz. Zaten biraz kalite olsaydi bizim medyamizda, bu sampiyonlugun hemen ertesinde Tanrikulu cikar o zamanlara atif yaparak bir bir suratina vururdu Demirkol gibilerinin yazdiklarini. Ama tabii ahlak konusunda cok eksigi oldugu icin bizim spor medyasinin birbirlerinin her daim ahbabi olan bu adamlar, iliskilerindeki yakinliklari bir kenara birakip da bu ahlaki kaygilari önceleyemiyorlar. Bakin Ridvan da bu konuda sessiz.

Ve bu bozuk zeminde elbette Demirkol'un sene basinda yazdiklarini böyle kivrak bir manevrayla maniple edip, dün "tifil" gördügü ve kellesinin yakinda alinacagindan emin oldugu Kocaman'a karsi bugün onun artik futbol dünyasinda yerini saglamlastirmis güclü bir figür oldugu gercegini görünce yaninda konumlanmaya calisiyor. Bu saatten sonra Demirkol'un Kocaman ile ilgili yazdigi her yaziyi böyle okumak mümkün. Taa ki onun yeninden zayifladigi ana kadar.