Ama son günlerde basina yansiyanlarin arkasindan okuyabildiklerimiz her halükarda yollarin ayrilacagi seklinde... Tayyip Erdogan'in "sesi" Yeni Safak yazari Yasin Dogan gibi spor medyasindaki Aziz Yildirim'in "sesi" Alaattin Metin'in metinlerinde bunlari görmekteyiz... Bunun üzerine gelecek sezonun kurbani hakkinda fikir teatisinde bulunmakta sakinca yok diye düsünmekteyim...
Medyaya coktan isimler dökülüp sacilmaya baslandi... Üc ismin üzerinde yogunlasildigini söylemek saniyorum yanlis olmaz...
1. Scolari, 2. Le Guen, 3. Yanal....
Sirasiyla gidersek:
1. Scolari: Aziz Yildirim'in iflah olmaz aski desek yeridir... Bir kere alip getirebilse takimin basina saniyorum kendisi de rahatlayacak, biz de ve son olarak medya da... Kendisi ile Zico takima gelmeden evvel de irtibata gecilmis ve razi edilememisti... Sonra EURO 2008'de yeniden gündeme geldi... Cünkü Zico ile devam edilmeyecekti... Aziz Yildirim'dan kendisinin evvela teklife "evet" dedigini ama turlari gectikce fikrinden vazgectigini ögrendik...
Iste bu yüzden Aragones her seye ragmen kiymetlidir benim icin... Scolari'nin bu dönüsleri sonrasi rotayi Aragones'e ceviren yönetim ondan olur almis ve Aragones turlari gectikce Scolari gibi fikrinden vazgecmemis... Verdigi sözün arkasinda durarak Fenerbahce'ye gelmis...
Böyle bir insan ile yeniden görüsmeye gecmecek midir Fenerbahce yönetimi; sanmiyorum... Eger yaparlarsa zaten "onur" adinda bir kavram haberdar olmadiklari anlamina gelir ki bu, galiba tüm camia adina utan verici olur, sadece yönetim acisindan degil...
Öbür taraftan Scolari bu derece kiymetli bir isim midir? Dogrusunu isterseniz ben Brezilyali futbol insanlarindan (futbolcu ya da teknik direktör) kolay kolay memnun olmadigim icin Scolari ismine de hicbir zaman sicak bakmadim... Brezilya ile kazandigi basarinin arkasindan devraldigi Portekiz ile Scolari'nin katildigi iki büyük turnuvada hayal kirikligi yarattigini görüyoruz... Ve en son yasadigi Chelsea deneyimi zaten herkesin malumu...
Yani gelmesi zaten zor, ama ayni zamanda iyi bir tercih gibi gözükmemekte de...
2. Le Guen: Ne zaman bosta olsa zaten Fenerbahce'nin basina yakistirilir kendisi... Lyon'dan ayrildiktan sonra da adi Fenerbahce ile gecmisti... O zaman olsaydi böyle bir transfer cok büyük heycan yaratirdi taraftarlarda... Fakat simdi Le Guen isminin eski cazibesinden uzak oldugunu iddia edebiliriz rahatlikla bu da haliyle taraftar acisindan yaratacagi "efori" adina negatif manalar icermektedir... Fenerbahce'nin genelde Fransiz futbol aklina uzak oldugunu da düsünürsek bu olasiligin cok güclü olmadigini zaten hemen görürüz...
3. Yanal: Yanal, artik Genclerbirligi'ndeki Yanal degil... Ondan sonra yasadigi bütün deneyimleri hep orda yarattigi veya o güne kadar yarattigi pariltilari karartmakla gecti... Milli Takim'da iken cok büyük bir haksizliga ugradi... Ama görevde oldugu süre zarfinda özellikle cok kötü yürüttügü Hakan Sükür kriziyle cok fazla tatmin edici bir performans sergileyemedi... Manisa ile muhtesem basladi ve rezalet bitirdi... Ortalamasini alsak "vasat" bir sonuc cikar ortaya... Ve son olarak Trabzonspor'da, yine vasatin biraz üzerinde bir performans sergiledigini söylemek mümkün...
Bütün bunlara ragmen Yanal benim hala cok inandigim bir hocadir... Rahat calisabilecegi bir yerde yeniden cok iyi isler yapabilecegini düsünmekteyim... Türkiye Ligi'ni, Fenerbahce'nin kadrosunu yakindan tanismasiyla disardan gelecek olan herhangi bir adaya göre bir adim öne geciyor... Kendisinin Fenerbahceli oldugu biliniyor ve bu yüzden taraftarlarca da sicak bakilan bir isim... Bu da arti bir puan demek...
Yani sonuc olarak mevcut isimler icerisinden akla en yatkin olani Yanal gibi gözükmekte... Benim düsüncem de zaten onun gelecegi yönünde...