Freitag, 14. August 2009

Rahat birakin artik Hamit'i...


O sadece muazzam bir futbolcu degil, ayni zamanda bir profesyonellik abidesi; olaganüstü karakter sahibi, her zaman rahatlikla sirtinizi yaslayabileceginiz dürüst bir insandir.

Hamit Altintop'tan bahsediyorum. Bir ay evveline kadar Fenerbahce onunla ilgileniyordu. Gelemeyecegi belliydi, ama yine de pesini birakmadilar uzun süre... Ne kadar dogru bilmiyorum; simdi de Galatasaray'in Hamit'in pesini birakmadigi yaziyor.

Fenerbahce ilgilenirken, Hamit'i Bayern'de zor günler bekliyordu. Van Gaal takimin kadrosunu düsürecegini söylüyor ve uzun bir süre sakatlik yasamis olan Hamit en zayif halkalardan biri olarak görülüyordu. O dönemde Fenerbahce'nin (veya her hangi baska bir takim) onun pesinde olmasi cok anlasilabilirdi. O ise her zamanki gibi saga sola aldirmadan isini yapmanin pesine düstü ve kendini ispatladi Van Gaal'a... Simdi Van Gaal ondan sürekli övgüyle bahsediyor, ve o da ilk onbir icin formayi kapmis durumda. Bu haliyle Galatasaray'a, eger haberler dogruysa, tesbihte hata olmazmis, avcunu yalamak düser...

Birakin da Hamit futbolunu oynasin. Biliyoruz ki o Fenerbahce'den, Galatasaray'dan vs. cok daha iyilerine layik.

Van Gaal ile Bayern üzerine dobra dobra


Van Gaal, lafini esirgemeden, politik olmadan, acik acik konusmus... Daha önce Bayern hakkinda yazdigim bir postta, Braafheid ve Pranjiic, transferleri iler birlikte Hoeness ile Van Gaal'in perspektiflerinin ayni olmadigindan ve kafalarindaki Bayern'in cakismadigindan bahsetmistim.

Bahsettigim konusmasinda Van Gaal hakikaten de bunun böyle oldugunun ipuclarini acik bir sekilde seriyor gözler önüne:

-"Benim burda 2 seneden daha uzun bir süreye ihtiyacim var" (Bayern'in Van Gaal ile 2 yillik sözlesme imladigini hatirlayalim).

-"Sampiyonlar Ligini kazanmak cok uzun süre gerektirecek bir is. Belki de ancak benden sonra gerceklesebilecek bir utopi"

-"Benim su andaki amacim, takim üzerinde benim etkim hissedilsin ve sampiyonluk yolunda ilerledigimiz görülsün"

-"Bosingwa konusu kapanmistir, o gelmiyor" (Bosingwa'yi Hoeness'in israrla istemesine ragmen Van Gaal'in gönülsüzlügüne dikkat)

-"Ze Roberto'yu ben olsam birakmazdim, ama ben geldigimde gitmisti . Gomez ve Timoschtschuk transferleriyle de benim hicbir ilgim yok"

Köln'de sular durulmuyor, durulmayacak!


Novakovic, Express'e verdigi röportajda resmen, birakir giderim kafami bozmayin benim diyor... Tartismanin kaynagi ise söyle: Hafta ici oynanan milli maclar icin ülkesinin (Slovenya) milli takim kadrosuna davet edilen Novakovic, davete icabet ediyor ve ülkesinin yolunu tutuyor. Buraya kadar hersey normal.

Sikinti ise surdan basliyor: Novakovic, uzun bir süredir sakat ve Köln formasini giyemiyor. Ve su anda da sakatligi tam manasiyla gecmis degil, en azindan takimda yer alacak seviyede degil. Ama iyilesme döneminde. Bu durumda yeniden sakatligin nüksetme olasigi var elbette. Bu yüzden camia tepkili, ve onu milli takima katilmasini siddetle elestiriyorlar.

Novakovic'in buna karsi ileri sürdügü argüman ise su sekilde: Benim ülkem icin ne kadar önemli oldugum ortada. Grömediniz mi ben oyuna girerken, genc oyuncular ne kadar mutlu oldular, heycanlandilar. Durum böyle iken onlari yalniz birakamazdim. Giderken de fizyoterapistlerle görüstüm, burdan. Onaylarini aldim. 20 dk. oynadim ve hicbir agri da hissetmedim. Bütün bunlara ragmen hala anlayis göstermeyenleri anlamiyorum.

Novakovic sözlerini bir de dedigim gibi kafami bozmayin ceker giderim anlamina gelecek cümlelerle kapatiyor.

Köln'ün durumun iyi olmadigi ortada. Biraz daha bekleseler ücte biri fiyatina alabilecekleri Podolski'ye sacma sapan bir transfer politikasiyla 10 milyon euro vererek her seyleri bagladilar. Kadro sikintili, dar ve yetersiz. Gecen sezonun büyük gayretle elde edilmis olan basarisini bu sezon tekrar etmek güc cünkü ayni yetersizlikte bir kadro iki sezon üst üste ayni gayreti ve enerjiyi gösteremeyebilir; cok zor bur. Novakovic de bunlarin farkinda. Belki de gitmeyi zaten istiyor ve yolunu yapmaya baslamis durumda.