Dün sike sorusturmasi üzerine bir takim seyler söylemistim. Konu derin. Üzerine söylenecek de cok sey var. Ama bunu bir yazinin icine sikistirmak hem cok mümkün olmamakta hem de mantikli gözukmemekte. Cünkü, uzun yazilar aciktir ki okura eziyet olabilmekte. Neticede bir Yildirim Türker kalemine sahip degilim ki, yazim uzun da olsa bir solukta okunabilsin. O yuzden kendimce makul buldugum uzunluklarda toparlamaya calistigim birkac yaziyla bu konuyu konusmaya devam etmek istiyorum.
Dün bu olayin, sike ambalajiyla paketlenmis siyasi bir operasyon olduguna inandigimi söylemistim. Dün acmaya calistim ama bugün ayni noktaya zaman zaman da tekrara düsecek olma ihtimalim karsisinda pesinen affinizi isteyerek deginecegim.
Türkiye 94 secımlerınden bu yana bır donusum yasamakta. Refah Partisinin secim "zaferi" ile birlikte cisimlesmis bu donusum, 28 Subatla birlikte akamete ugramis veya engellenmis gibi gozukse de aslinda onun etkisiyle 2002'de hizlanarak karsimizi bir kere daha cikti. Bahsettigim donusum kabaca cevrenin merkeze dogru hareketiydi. Bu donüsümün tasiyiciligini yapmaya en uygun aday olan AKP ve Tayyip Erdogan da her secimde büyük oy farklari ve guclenerek iktidarini percinledi.
Bu özguvenle birlikte el atmadigi ve degistirmeye calismadigi alan kalmayan Erdogan'in futbol dünyasina da elini sokmamasi beklenemezdi. Mehmet Ali Aydinlar'in tuhaf bir sekilde baskan yapilmasi ile birlikte basladi bu operasyon. Belli ki birileri, artik kim bilmiyorum, camur deryasindaki türk futbolunun temizlenmesi isteniyorsa ise en basta Aziz Yildirim ile birlikte baslanmasi gerektigini soylemisti. Hakikaten de Aziz Yildirim ismi, iclerinde azimsanmayacak sayida Fenerbahcelinin de bulundugu genis bir konsensüsce, dikdatör, zorma vb. kelimelerle esanlamli goruldu. Haliyle 'degisen' ve 'yenilenen' Türkiye'de Yildirim gibi hem cok güclü hem zihniyet olarak 'karsi cephe'de yer alan hem de cok temiz olmayan islere de karismisligi sozkonusu olabilecek bir ismin yeri olmamaliydi.
Nihayetinde bu noktaya gelindi.
Donnerstag, 6. Oktober 2011
Sike Sorusturmasinin Isaret Ettigi
Malum sike sorusturmasi hakkinda ben de Fenerbahce camiasinin genelinin dusuncelerini paylasiyor ve karsimizda temiz futbol ambalajiyla paketlenmis bir siyasi operasyon oldugunu dusunuyorum.
Bunun tam manasiyla nasil bir siyasi operasyon oldugunu bilmemekle birlikte; Fenerbahce yonetiminin cemaatten birilerine teslim edilme girisimi, Caliklar'in ihale rakibi olan Yildirim'in ortadan kaldirilmasi türünden yorumlari fazla gercekci bulmuyor ve katilmiyorum.
Soylene gelen bir husus var; yeni Türkiye. Bu yeni Türkiye projesinde mevcut siyasi iktidar, bircok kurumda yapisal donusum saglama gayreti icerisinde. TSK bu donusturme projesinden en fazla etkilenen ve halen en onplanda olani. Medya da ornegin artik eski medya degil ve daha da degisecek. Isdunyasi da yine ayni sekilde. Görunen o ki artik sadece Türk siyasi tarihinin degil dünya siyasi tarihine bir lider olarak adini yazdirmaya hevesli olan Erdogan, futbol camiasina da dokunmadan gecmek istemiyor.
Kurumsal yapisi en güclü olan camianin üzerinde oturan, bahsi gecen siyasi donusumde iktidarini terk etmekte olan zihniyet yapisinin tarafinda olan, cok büyük olasilikla kirli islere de bulasmisligi sozkonusu olan ve sadece Fenerbahce camiasi icerisinde degil muhtemelen türk futbol camiasinin en güclü (en azindan oyle olduguna inanilan) figuru olan Aziz Yildirim hedef olarak belirlenmis, belli ki.
Aziz Yildirim'in ortadan kaldirilmasi icin maalesef süregiden paket davalardan hicbir tanesi uydun adres degildi. Malum ergenekonla daha cok ceteler, bir takim isadamlari, kimi siyasetciler filan arindiriliyor. Balyoz paketinde devrik zihniyetin bekcisi olan askerler köseye sikistiriliyor ve etkisizlestiriliyor. Basindaki temizlik ise ODA TV sorusturmasiyla halledilecege benzer. Ahmet Sik orneginde oldugu gibi, ikna edicilikten uzak argumanlarla bile icerde tutulanlar var.
Bu temizlik elbette futbolda da ancak sike sorusturmasi adi verilen bir operasyonla yapilabilirdi ve karsimizda duran da su anda o. Zaten operasyondan hemen sonra Hüseyin Gülerce gibi, Mehmet Baransu gibi bir takim lojistik ikmal muhendislerinin devreye girmesi bu iddiami güclenediren göstergeler.
Sahsen ben Fenerbahce operasyonuna kadar, bu donusum hamlesini- hukuksuzluklar ve kisisel hesaplasmalar da oldugunu kabul ederek- genel anlamda destekliyordum.
Fakat is bu operasyona gelince biraz degisti. Birincisi Aziz Yildirim'in gordugu muamele hakkaniyetli degildi ve daha da otesi onun ve Fenerbahce'nin düsmanlarina kallesce saldirma firsati verdi. Ustelik, görebildigimiz ve teknik olarak isi daha iyi bilenlerden teyit ettirebildigimiz kadariyla, kendisinin sikeci damgasina yol acacak ve su anda iceride tutulmasina neden olacak kadar ciddi bir kanit yok ortada.
Bunlarin disinda, futbol dunyasindakilerin, sivil iktidari darbe yaparak devirmek isteyen pasalarla, oraya buraya bomya koyarak, kimi hedefsel isimleri katledip siyasi kaos yaratma pesinde kosan cetelerle, operasyonel faaliyet guden gazetecilerle vs. bir tutulmamasi lazim.
Konu daha da uzatilabilir ama simdilik keselim, bu konuya devam etmek isterim ama.
Bunun tam manasiyla nasil bir siyasi operasyon oldugunu bilmemekle birlikte; Fenerbahce yonetiminin cemaatten birilerine teslim edilme girisimi, Caliklar'in ihale rakibi olan Yildirim'in ortadan kaldirilmasi türünden yorumlari fazla gercekci bulmuyor ve katilmiyorum.
Soylene gelen bir husus var; yeni Türkiye. Bu yeni Türkiye projesinde mevcut siyasi iktidar, bircok kurumda yapisal donusum saglama gayreti icerisinde. TSK bu donusturme projesinden en fazla etkilenen ve halen en onplanda olani. Medya da ornegin artik eski medya degil ve daha da degisecek. Isdunyasi da yine ayni sekilde. Görunen o ki artik sadece Türk siyasi tarihinin degil dünya siyasi tarihine bir lider olarak adini yazdirmaya hevesli olan Erdogan, futbol camiasina da dokunmadan gecmek istemiyor.
Kurumsal yapisi en güclü olan camianin üzerinde oturan, bahsi gecen siyasi donusumde iktidarini terk etmekte olan zihniyet yapisinin tarafinda olan, cok büyük olasilikla kirli islere de bulasmisligi sozkonusu olan ve sadece Fenerbahce camiasi icerisinde degil muhtemelen türk futbol camiasinin en güclü (en azindan oyle olduguna inanilan) figuru olan Aziz Yildirim hedef olarak belirlenmis, belli ki.
Aziz Yildirim'in ortadan kaldirilmasi icin maalesef süregiden paket davalardan hicbir tanesi uydun adres degildi. Malum ergenekonla daha cok ceteler, bir takim isadamlari, kimi siyasetciler filan arindiriliyor. Balyoz paketinde devrik zihniyetin bekcisi olan askerler köseye sikistiriliyor ve etkisizlestiriliyor. Basindaki temizlik ise ODA TV sorusturmasiyla halledilecege benzer. Ahmet Sik orneginde oldugu gibi, ikna edicilikten uzak argumanlarla bile icerde tutulanlar var.
Bu temizlik elbette futbolda da ancak sike sorusturmasi adi verilen bir operasyonla yapilabilirdi ve karsimizda duran da su anda o. Zaten operasyondan hemen sonra Hüseyin Gülerce gibi, Mehmet Baransu gibi bir takim lojistik ikmal muhendislerinin devreye girmesi bu iddiami güclenediren göstergeler.
Sahsen ben Fenerbahce operasyonuna kadar, bu donusum hamlesini- hukuksuzluklar ve kisisel hesaplasmalar da oldugunu kabul ederek- genel anlamda destekliyordum.
Fakat is bu operasyona gelince biraz degisti. Birincisi Aziz Yildirim'in gordugu muamele hakkaniyetli degildi ve daha da otesi onun ve Fenerbahce'nin düsmanlarina kallesce saldirma firsati verdi. Ustelik, görebildigimiz ve teknik olarak isi daha iyi bilenlerden teyit ettirebildigimiz kadariyla, kendisinin sikeci damgasina yol acacak ve su anda iceride tutulmasina neden olacak kadar ciddi bir kanit yok ortada.
Bunlarin disinda, futbol dunyasindakilerin, sivil iktidari darbe yaparak devirmek isteyen pasalarla, oraya buraya bomya koyarak, kimi hedefsel isimleri katledip siyasi kaos yaratma pesinde kosan cetelerle, operasyonel faaliyet guden gazetecilerle vs. bir tutulmamasi lazim.
Konu daha da uzatilabilir ama simdilik keselim, bu konuya devam etmek isterim ama.
Abonnieren
Posts (Atom)