Freitag, 10. Juli 2009

"Daum uluslararasi mücadeleyle ilgilenmez"

Daum geldikten sonra yazilan iki yazi dikkatimi cekti... Bunlardan oldukca iyi niyetli oldugunu düsündügüm Ugur Meleke imzali olaninda yazar, her zamanki gibi iyice istatistik icerisine batirdigi yazisini okuyucunun basindan asgiya bosaltirken Daum'un kariyerinden özetle bashsetmis ve yazisini 'liglerde iyi performans gösterirken, o takimlarla ciktigi hicbir Avrupa kupasi serüveninde sonuca ulasamamis' iskeletinin üzerine otutturmaya calismis:


"...Daum’un çalıştırdığı 6 farklı takımın (Köln’le ikinci lig macerasını da sayarsak) 5’ini şampiyon yapması tesadüfi bir başarı olamayacağı gibi, Avrupa’da 20 yıla dayanan bir makus talih hikayesi yazması da herhalde tesadüf olamaz. Belli ki Daum çok iyi takımlar kuruyor, kurduğu ekipler hızla lig şampiyonluğunun güçlü adayı oluyor ama Avrupa başarısı için yeterli gelmiyor bir türlü..."






Ve yazar kendince bunun aciklamasini Aziz Yildirim'in demeclerinde bulmus:

"...Ama CNN Türk’te 3. Devre’de açıklamalarını dinlediğim FB Başkanı Yıldırım’ın beklentisi de Avrupa’da başarı değil zaten...."

Bunun cok daha yetersiz, cok daha cürük argümanlar üzerine kurulmus olan yazisinda Mehmet Demirkol ise cok daha direk:

"...Yıldırım yönetiminin 10 yıl önce koyduğu hedefler (Avrupa'da Sampiyonluk hedeflerini kastediyor) Daum’un peşinde olduğu hedefler değil. Daum, Yıldırım’ın son kongre öncesi koyduğu hedeflerin adamı. Lig şampiyonluklarının... İki hafta önce yazmıştım, tekrar ediyorum: Daum uluslararası hedefleri önemsemez. Lig şampiyonluğunun eninde sonunda her şey olduğunu bilir. Ve bu hedefe kilitlenir..."

"Daum uluslararasi hedefleri önemsemez"

Tüylerim diken diken oluyor bu cümleyi okudugumda hala... Ama Hincal Uluc'un tahtina gözünü diktigini coktantir bildigimiz Demirkol'un böyle hicbir somut veriye dayanmayan ama ayni zamanda oldukca spekülatif olma cabasindaki iddialarina alisigiz... O yüzden de cok sasirtici degil elbette.

Yukarda da yazdigim gibi Ugur Meleke'ninki iyi niyetli bir yazi, cünkü o kendince belirli bir takim temmellere (o cok sevdigi istatistiklerine) dayandiriyor iddiasini ve burdan hareketle Daum'un basirili olma ihtimalinin yüksek olmadigi sonuca variyor... Beriki-Demirkol- gibi Daum'un bilerek, isteyerek, bu yolu sectigini iddia etmiyor...

Demirkol ayni yazisinda Daum'a karsi olan sebebini bilemedigimiz öfkesinden (ki kendisini Denizli döneminden beri takip ederim ve o günden bugüne hicbir Fenerbahce teknik adamina sicak bir yaklasim göstermemis, elestirilerinde onlari anlamaya hicbir sekilde calismamistir) mütevellit cesitli ithamlarda bulunmaya devam ediyor:

"...Daum’un, Austria Wien’i nasıl bir yatırımın ortasında terk ettiğini de hatırlayabilmek gerekir. Ligin ilk maçında ısrarla istediği Enke’nin, Aykut Kocaman’ın İstanbulspor’u karşısında eriyişini ve onun Almanya’nın o dönemki en ümit vaat eden kalecisinin arkasında duramayışını da hatırlamak gerekir. Şimdi tıpkı Wien’i bıraktığı gibi şok bir kararla, Köln’ü büyük bir yatırımın ortasında bırakıp Fenerbahçe’nin başına geldi...."

Wien'i bilemicem, o yüzden yorum yapmak istemiyorum... Enke olayinda ise Daum'un cok fazla suclanamayacagini düsünmekteyim, onu da gecelim... Köln'ü büyük bir yatirimin ortasinda birakip Fenerbahce'ye geldi iddiasi üzerinde ise söyleceklerim elbette var:



Köln hic de öyle Demirkol'un iddia ettigi gibi büyük bir yatirimin icinde degildi su anda... Demirkol cok yakindan takip etmedigi belli olan Köln'ün Podolski transferiyle büyük yatirimlar icinde oldugu sanrisina kapilmis anlasilan. Halbuki Daum, tam da Köln'ün yaptigi yatirimlarin yetersizligi yüzünden, bir tek Podolski'nin birakin yukarilara tirmanmayi kümede kalmak icin bile yeterli olamayabilecegini cok iyi bilmesinden; tam da Demirkol'un yukardaki agir ithamini yerle bir edecek bir nedenden, uluslararasi seviyede mücadele edebilme isteginden ötürü Köln'ü birakip Fenerbahce'ye gelmistir...

Daum, begeniriz veya begenmeyiz o ayri konu, ama kendisi hirsiyle, her zaman kendisinden bahsettirme azmiyle, mücadeleciligiyle hepimizin kabul edecegi gibi ünlüdür... Böyle bir adama Avrupa'da basarili olmak gibi bir hedef pesinde kosmaz demek, düpedüz haksizliktir, hatta ayiptir..