Mittwoch, 4. März 2009

Elinizi cabuk tutun...!


Bu cagri Fenerbahce yönetimine. Daha önce blogta bahsetmistim, kendisinin Fenerbahce'nin takibinde oldugunu okudugum bir haberin üzerine harika olur seklinde...
Bugün Alman gazetesi Express'de okudum... Kendigi sezon sonunda Bayern'i birakiyor... Onunla anlasan bu kaliteli futbolcuyu bonservis bedeli ödemeden kadrosuna katabilecek. Kendisiyle Leverkusen'in yakindan ilgilendigini yaziyordu gazete... Ayni haberde, Leverkusen'in yaninda Hamburger SV ve PSV Eindoven'in da Vam Bommel ile ilgilendinlerinden bahsediyor.
Ama Van Bommel, Hollanda'ya dönmeden evvel iki yil daha disarda oynamak istedigini söylüyor... Gazete "belki de Leverkusen'de?" diye bitirmis haberi, ben de temenni ile belki de Fenerbahce'de? diye bitireyim mevzuu.

Deniz.... Deniz.... Deniz....


Aurelio gittikten sonra göz yasi dökenlere, yahu elimizde Deniz var ne agliyorsunuz, esas ayagi kirilan Deivid bizim icin kayip diyordum...

Deniz'in bu aksamki performansini görünce hic de ilk duyuldugundaki gibi sacmalamadigimi daha iyi anladim. Yok yerden konusmamistim zaten öyle. Gecen sezon, Aurelio'nun sakat oldugu bir dönemde formayi kapan Deniz, muazzam performans gösteriyordu. Hatta vazgecilmez denilen Aurelio iyilestikten sonra acaba, Deniz'in yedegi olarak kalsa mi tartismalari masa üzerine getirilmeye baslanmisti.

Iste bu aksam o adam vardi sahada yeniden uzun zaman sonra. Sivasspor karsisinda Fenerbahce, yine pozisyon ve gol bulmakta zorlanirken, ve artik dakikalar ilerleyip de artik Fenerbahce'nin karakteristik özelligi olan azalan süreye bagli stres kaynakli oyun disiplininden kopma anlari gelirken, aslinda taraftarlarinin övgüleri ve yüceltileri dogrultusunda Alex denilen oyuncunun yapmasi gerekeni yapip, sahneye cikarak muazzam bir gol atti ve takimin üzerindeki stresi alirken, rakibinin tam zamaninda gardini düsürmüs oldu. Alex, sayet Fenerbahce taraftarlarinin bahsettigi gibi, bulunmaz hint kumasi idiyse, onsuz Fenerbahce siradan bir takim oluyorduysa, o bu takimin herseyi idiyse, Deniz'in topu aldigi yerde olmali, onun attigi o olagan üstü calimi atim o muhtesem sutu cekmeliydi... Bunu yapan isim ama, o Alex'i tanrisallastiran Fenerbahce taraftarlarinin en kücük firsatta isliklamaktan ve yuhalamaktan geri durmadiklari Deniz idi.

Iste Deniz'in bu performansi, emegin, mücadelenin, caliskanligin ve özverinin; saklabanliga ve maymunluga cevabiydi...

Bu karsilasmanin Deniz'in hikayesinin yaninda baska anlattiklari da var: Guiza bu takimin maalesef en zayif haklasi. Ve sayet oynayacaksa önünde sadece iki alternatif var:

1. Ya yedek soyunacak ve Fenerbahce rakipleri karsisinda skor avantajini elde ettigi anda kontra atak takimi huviyetine döndügünde cok sevdigi bos alanlari bulabilecegi icin rakip yarisahada, oyuna sonradan girecek.

2. Ya da aynen bu macin bir 15 dakikalik bölümünde oldugu gibi Aragones Guiza ile Semih'i ayni anda sahada tutacak.

Aksi taktirde yani Fenerbahce'nin oyun karakterini olusturan 4-4-1-1 sisteminde maalesef kesinlikle o ilerdeki 1 Guiza olamaz.

Volkan Babacan, iki defa cok hatali cikislariyla gelecek adina cok fazla ümitlenmemiz gerektigi düsüncesini olusturdu zihinlerde.

Önder böyle oynadigi müddetce Fenerbahce'nin sinirli olan yabanci kontenjanlarindan birini stoper bölgesi icin kullanmasi mantikli mi; emin degilim....

Fenerbahce bu galibiyetle büyük olasilikla finalde Besiktas'in rakibi oldu. Ve simdiye kadar oldugu gibi, kupada ligtekinden cok daha farkli oynuyor. Besiktas karsisinda da basarili bir oyun ile yillar sonra hedefe ulasacagini düsünmekteyim.