Samstag, 31. Januar 2009

Trabzonspor cok istahli...

Günün ilk iki karsilasmasi tahminlerimin dogrultusunda sonuclanmisti, bu hafta tahmin isinde iyiyiz hadi bakalim derken, ilk darbeyi cok gecmedi, günün ücüncü macindan aldik. Beraber sonuclacagini iddia ettigim Ankaraspor-Trabzonspor karsilasmasi, Trabzon'un üstelik de oldukca rahat bir sekilde 2-0 lik galibiyetiyle sonuclandi.

Karsilasmanin iki golünün de gecen hafta kacirilan Fenerbahce galibiyetinin bas sorumlusu olarak gösterilen iki golcü Gökhan ve Umut'tan gelmis olmasi oldukca manidar, dogrusu. Trabzon Ankaraspor'u cok iyi kilitledi, cok ciddi pozisyonlar da vermedi, birkac pozisyon bulduk Ankara ama, bunlari da bonkörce harcadi. Lakin Trabzonspor öyle bir görüntü sergiliyordu ki; o golleri atmis olsa Ankara, Trabzon'un elinden kurtulmasi mümkün yine de olmazdi. Trabzon her gecen hafta anlasilan o ki bir miktar daha ileriye gidiyor. Tabii yillarin birikmisligi sampiyonluk özleminin basariyla atlatilan her hafta sonrasi takimi biraz daha istahli ve motive hale getiriyor olmasi onlar adina en büyük sans. Oldukca muazzam bir kaleciye sahipler; yillar sonra ilk defa. Song ve Egemen, kemik gibi "masallah". Gökhan ve Umut, belki Sampiyonlar Ligi'nde basarili olmak isteyecek bir takim icin yeterli bir "duo" degil ama, bu ligi kazanmak icin fazlasiyla yeterli. Cale, daha ilk geldigi günden beri begendigim bir oyuncu. Collman da su anki varolan hedef icin yeterli geliyor. Selcuk, bence en iyi yerli oyuncularimizdan. Bütün bunlarin yanina yukarda bahsettigim istah ve takimin oyun ritminin cok iyi oturmus olmasi, Trabzonspor ile ilgili sampiyonluk sansi konusundaki kötümserligi degistiriyor demeliyim.

Rakip Ankaraspor cephesinde ise ortaya konulan islerden cok hosnut kalmadim. Ankaraspor bu maca kadar 33 puandaydi. ligin dördüncü sirasindaydi. Besiktas ve Fenerbahce'yi altina almisti. Galatasaray'in ise gerinsindeydi ama averajla. Oldukca göz kamastirici bir bilanco. Tabii bunlari yapabilmis bir takimdan kendi evinde oynadigi bir karsilasmada insan biraz daha iyi bir performans bekliyor. Cünkü, Ertugrul Saglam'li Kayserispor'un, ve Sivas'in yaptigini yapmasini bekliyorsunuz Ankara'dan da, ama görünen görüntü su haliyle bunu vermiyor. Belki gelecek sezon....

Ankaraspor'da yeni transfer Meye'yi iki mactir oldukca genis bir zaman izleme sansimiz oldu. Kupadaki Denizlispor macinda 70 dk. ve Trabzonspor karsisinda 90 dakika sahadaydi. Sonuc hic tatmin edici degil. Söyle aciklamaya calisayim. Ankaraspor ilerde tek bir golcü birakiyor, onun arkasinda fuleli, hizli, bileklerine hakim üclü bir hat kuruyor (Neca-Bilal, Özer, Mehmet Cakir), bu hattin gerisini ise ikili bir önlibero ile tutuyor. Bekleri siklikla hücumda görüyoruz. Simdi bu sistemde forvetteki oyuncunun klasik bir tabir olacak ama; iki özelligi bünyesinde tasimasi gerekiyor. Sirtini rakibe yasayip kendisinin gerindeki arkadaslarindan aldigi paslari saklayip takimin hücumda cogalmasini saglayacak bir oyuncu olabilmeli. Bu birinci özellik. Bunun icin en önemli sartlar, oyuncu cok güclü olmali ve ayaklarina hakim olmali. Meye güclü görünüyor ama ben 90 dakika boyunca birakin Egemen veya Song'u, zaman zaman birebir mücadele icerisinde oldugu Serkan'a karsi dahi fiziksel bir üstünlük kurdugunu görmedim. Haliyle de hicbir top saklayabilme, takimini rakipleri devire devire (M. Yildiz gibi) hücuma tasima mahirligini göremedik.

Bu tarz bir oyun kurgusunun golcüsünde beklenilmesi gereken diger özellik ise, cok hizli kosular yapabilmesi, genis alanda karsisina aldigi rakip savunmaciyi ikili sikistirma yoksa cogu zaman gecebilmelsidir. Birkac kez Meye'nin Trabzonspor savunmasini takim ilerdeyken az adamla genis alanda yakaladigini gördüm ve hicbirinde karsisindaki tek bir kisiden olusmus Trabzonspor savunmasini gecemedi. Geride biraktigi 160 dk. da bir golcü rakip kaleye tek bir sut cekmez mi; Meye'nin ben ne Denizlispor karsisinda ne Trabzonspor karsisinda rakip kaleye gönderdigi tek bir sutunu dahi görmedim. Mehmet Cakir yokladi rakip kaleyi, Özer , Neca yokladi, Hurriyet, Adem ikilisi ha keza. Hatta Ramazan ve Erhan gibi iki savunmaci dahi rakibi sutlariyla tehdit ettiler ama santrafor Meye'nin tek bir sutunu görmedim ben. Bilmiyorum cok mu erken bu yargi icin ama, asla tatmin edici bir transfer degil.

Daum ile FC Köln üzerine hasbihal

Daum bundan iki sene evvel yaklasik olarak cok ciddi bir riskin altina girmis, tarihi güclü geleneksel ama ayni zamanda 80'li yillardan sonra mütemadiyen krizler icerisine olan sorunlu bir camianin beklentileri büyük bir döneminde Köln'ün basina gecmisti. Hans Peter Lotour'dan devre arasinda aldigi takimini o sezon sonunda bir üst lige, 1. Bundesliga'ya cikartamamisti. Ama esas olarak ondan beklenen bir sezon sonraki basariydi zaten. Bastan baslayabilecegi, transferlerini kendi yapabilecegi bir sezona basliyordu Köln ile ve yapmasi gereken 1. Bundesliga'ya cikmakti. Zorlandi, hem de cok zorlandi, uzun bir süre tabelada ilk üce dahi giremedi, ama basardi, Köln'ü 1.Bundesliga'ya cikartti.

Simdi de amac, takimini orda tutabilmek evvella. Daum bu; vizyonu genis bir adam. Fenerbahce'ye israrla Appiah'i aldirdiginda, hem de 8 milyon Euro'ya, Mehmet Demirkol'un yazisini bir otobüs yolculugunda okumustum, K. Maras-Adana hattinda. Daum'a öfke kusuyordu, Aurelio varken, Kemal varken, Slecuk varken, Olcay varken vs vs vs bu isim alinir mi diyordu özetle. Zaman Demirkol'un ne kadar gudik Daum'un da ne genis bir futbol vizyonuna sahip oldugunu gösterdi. Ve simdi o Daum, Inter formasini giymis, Bremen ile SL'de basarili maclar cikartmis, yine Bremenle, duble yapmis Wome'yi transfer ettirdi takimina. Avrupa Sampiyonasinda Portekiz Milli Takimi'nin kaptani Petit'i aldirdi, Potekiz'de yilin futbolcusu secilen Geromel'i transfer ettirdi. Ümit ve Mondragon gibi deneyimli, Sampiyonlar Ligi oynamis, milli takim tecrübesi olan iki ismi zaten bir sezon öncesinde aldirmisti.

Ista Daum bu, simdiye kadar, Isvicre'den, Avustrya'dan veyahut Rhein bölgesinin kücük takimlarindan yetisen vasat oyuncularla beslenen dar vizyonlu FC Köln'ü bütünüyle milli ve deneyimli oyunculardan kurdu. Ancak öyle stabil ve birinci ligte daimi olan bir takim kurulabilirdi ona göre. Sezonun ilk yarisini 22 puan ile kapatti. Simdilik iyi durumdalar. Ikinci yari da hedefleri 23 puan toplayip 45 puan ile ligi kapatmak. Bu da saniyorum onlari 13 ile 10. sira arasinda bir yerlerde tutar.

Girisi cok uzattik; esas amacim Daum'un Köln'ün yerel gazetesi Kölner Stadt Anzeiger'e verdigi röportajdan özet sunmakti. Simdi ona gecelim:

KSTA: Herr Daum, önce Wolfgang Owerath, Daum ve Meier, simdi de Podolski; burdan söyle bir anlam cikartabilir miyiz: Köln güclü bir gelecek yaratmak icin eski basarililara mi dönüyor?

Daum: Hayir. Cünkü mesela Podolski Köln'deyken Köln muazzam basarilar elde etmedi ki oraya geri dönsün. Podolski'yi takip ettik. Münih'te futbolcu olarak kendisini cok gelistirdi. O yüzden Podolski'yi aldik biz evvela. Tabii Köln ile Podolski arasinda özel bagi da gözardi etmiyorum.

KSTA: Sizin Köln'de olmadiginiz vakitlerde, Köln'de gecmisteki basarilara hüzünlü gözlere bakan
bir melankoli hakimdi. Simdi ki Köln, ileriye dogru bakabilecek özgüvene sahip mi?

Daum: Tabii ki gururuyluyuz, Köln'ün gecmisinden ve o gecmisi yapan degerleden dolayi. Ama ayni zamanda cok iyi biliyoruz ki, Kön'ün gelecegini olusturmak icin günlük hedefler olusturmaliyiz. FC Köln yeniden bir perspektif olusturdu kendine. Takimdaki gelismeleri düsündügünmüzde iyimser olmamak elde degil. Hissediliyor ki, burda bir takim iyi isler yapiliyor, insanlarin bu takima güveninin artmasina yol acacak.

KSTA: Podolski'nin transferi krilma adina bir adim midir?

Daum: Podolski'yi transfer edebilmis olma duruma geldigimiz icin su anki takima tesekkür edebilmeliyiz. Bunu unutmamak lazim. Takimin yasamasina adina insanlarin gösterdigi yogun caba cok güzel.

KSTA: Kölnlü birisi icin bir fenomen midir, insanlari sicak kalpli bir sekilde karsilamak?

Daum: Kölnlüler tabii ki sunun farkinda: Sayet Podolski Köln sevgisine sahip olmasa burda olmazdi, derdi para olsaydi su anda cok baska yerde olurdu. Ista taraftarla da bunun karsiligi olarak büyük bir sevgiyle kucakliyorlar Podolski'yi.

KSTA: Eminiz ki Podolski Köln'ün olusturmaya calistiginiz bu geleceginde bir hayli dominant bir rol oynayacak. Genel anlamda futbolda yildizlara nasil bir yer acilmistir, yoksa onlar aslinda isin ruhunu bozmakta midirlar?

Daum: Tabii ki hayir. Futbolda taraflarin kendiriyle kimliklestirebilecekleri yildizlara her zaman ihtiyac vardir. Yildizlarla calismak bana her zaman cok büyük haz vermistir. Cünkü yildizlar sonucta takimlari icin her zaman onlardan beklenenden daha fazlasini vermeye hazirdirlar.

18. Hafta ve Tahminler...

Begeneni cok olmasa da (bloglara bir bakar misiniz, bu ligin takimlarindan cok Ispanya'nin, Ingiltere'nin ve Italya'nin takimlari hakkinda bilgiler aktariliyor okuyuculara. Üstelik bu bloglarin yazarlari hani o ülkede yasayan insanlar da degiller. Öyle olanlara sözüm olamaz zaten.) benim cok sevdigim Türkcell Süper Lig bu hafta da bir hayli heycanli karsilasmalarla gelecek ekrana. Haftanin ilk karsilasmasi bir derbi: Kayserispor-Sivasspor.

Iki takim da ligimizin son senelerinde parildayin yildizlari. Umarim bir süre sonra bu derbi, ki muhtesem yeni stadta oynanir ve bu hafta oldugu gibi yayin kurulusu da yayinlamaya devam eder. Bu ligin bu takimlara cok ihtiyaci var cünkü. Ve aslinda Sivas'in daha da büyümesi, ancak Kayseri ile arasindaki rekabetle gercekci ve mümkün olabilir, Fenerbahce ile Galatasaray ile boyölcüserek degil. Aynisi Kayseri icin de gecerli. O bakimdan bu tür derbilerin artmasi ve ekiplerin birbirleri arasinda tatli rekabetin olusmasi cok önemli. Tahmine gelirsek; bence beraberlik. Kayseri bana kalirsa gecen hafta Genclerbirligi karsisinda yasadigini tekrar yasamayacak.

Kocaelispor Genclerbirligi karsilasmasinin galibi ise bence coktan belli: Genclerbirligi.
Ve yine cok önemli bir mac da Ankara'da oynanacak: Ankaraspor-Trabzonspor. Sezonun hemen basinda karsilastiklari icin bu ekip Trabzon sansliydi cünkü su anki oturmus Ankaraspor yoktu karsilarinda. Kayipsiz gecmislerdi. Ama bu sefer öyle olmayacak. Özellikle muazzam bir takim savunmasi olan Ankaraspor beraberligi alacak rakibinden.

Günün kapanis karsilasmasi ise Galatasaray ile Denizlispor arasinda. Ridvan'a baktim, rahat gecer diyor. Hasstir ordan dedim kendi kendime. Denizspor'u kupadaki Ankaraspor karsisinda izledim, gecen hafta. Ankaraspor ile aralarindan cok büyük bir fark olmadigini gördüm. Oldukca direncli bir takim. Besiktas'i da zorlamis diye okumustum, Inönü'deki karsilasmada. Galatasaray'in bu sezon cok önemli bir parcasi olan Lincoln yok mesela yine. Hücumda sikintilari oluyor zaten Lincoln olmayinca. Bence Denizlispor da beraberligi alacak.

Ankaragücü-Konyaspor maciyla ilgili hicbir sey söylemiyorum, cünkü yeni teknik ekipten sonra Ankaragücü'nü hic izlemedim, o yüzden mantikli bir tahmin yürütmem mümkün degil. Banko maclardan birisi de Bursa'da. Bursaspor, Hacettepe'yi cok rahat gececek. Eskisehir-Belediye maci ise bebarelik olabilme ihtimalini de tasisa bence ev sahibi galibiyete daha yakin taraf. Pazarin önemli maclarindan biri de Kadiköy'de. Antep, bu sezon eski günlerine dönüyor gibi görünmekte. Sezon basinda da Antep'te oynanan karsilasmada Fenerbahce'yi tokatlamislardi. Ama o mac ölcü olmasin, o zamanlar Fener'i yenmeyeni dövüyorlardi zaten. Simdi Kadiköy'de ve o tarihten bu tarihe bir hayli yol almis Fenerbahce 3 puanin sahibi olacak. Besiktas, son iki haftadir sansli. Denizlispor ve Antalyaspor evine geliyor. Hafif capta kriz yasadiklari bu dönemde cok iyi oldu onlar icin bu. Galip gelecek taraf elbette Besiktas.