Sonntag, 16. August 2009

Hugo Broos ve Trabzonspor


Trabzonspor'u dün ilk defa izledim... Iki televizyon vardi önümde. Birinde Köln-Wolfsburg, digerinde Trabzonspor-Diyarbakirspor karsilasmasi...

Iki maci kiyaslayinca, birinde takimlarin daha düsük tempoda ama daha kompakt ve daha sistemli oynadiklari görülmekteydi. Digerinde ise, takimlarin temposu berikine nazaran cok daha yüksekti ama ayni zamanda bir topun pesinde iki üc oyuncu kümelenmisken takimlarin geri kalan taraflari onlardan cok kopuk ve uzaklarda konumlaniyorlardi... Yani takimlarda oyuncular birbirlerine yakinlasamiyor; savunma ortasaha, forvet arasinda bütünlesmenin saglanamadigi görülüyordu.

Birinci bahsettigim, yani temposu düsük ama sistemli oynanan Bundesliga karsilasmasi idi. Digeri ise, Trabzon'un Diyarbakirspor ile olan mücadelesi...

Diyarbakir'daki bu hat kopuklugu anlasilabilir. Daha birkac hafta evveline kadar teknik direktörleri sahaya cikacak kadar oyuncuya sahip olmadiklarini söylüyorlardi. Trabzon icin aynisini söylemek mümkün degil... Bu konuda Diyarbakir'in önünde olmalari lazimdi... Aslinda zaman zaman da öyleydiler; büsbütün gözden cikartmayalim...

Hugo Broos'un bu hususta henüz cok calismasi lazim. Yani Trabzonspor'un sadece tempolu oynayan degil ayni zamanda kompakt olabilen bir takim olmasi gerekiyor. Belki de tempoyu biraz daha geriye cekip, yavas yavas rakibini bogan bir ekip olmasi...

Genel anlamda futbol camiasi insafsiz, ama Trabzonspor camiasi bu konuda birincidir. Broos'un sürekli kazanmasi lazim. Aksi taktirde, simdiye kadar, Ziya Dogan, Senol Günes, Ersun Yanal ve daha nicelerine yaptiklarini Broos'a da yaparlar... Sonra da Serdar Bali gibiler, digerlerine oldugu gibi Broos'un da arkasindan cirkince konusmalarini sürdürür...

Lugano yeniden bizde


Fenerbahceli taraftarlarin geneliyle anlasamiyorum.
Onlarin sevdigi isimlerin cogundan ben hoslanmiyorum bir sekilde nasilsa... Lugano da bunlardan birisiydi...

Onu ne karater olarak, saha icinde yansittigi ne de futbolcu olarak sevmiyorum. Cok büyük savunma oyuncusu denilen bu ismin, yaptigi hatalari ben saymaktan bikiyorum mac boyunca. En carpici örneklerden bir tanesi, AZ Alkmaar macinda bundan üc sene evvel, karsilasma 2-1 Fenerbahce lehine devam ederken kaleye sirti dönük oyuncuya yaptigi sacma sapan faulle takimin duran toptan gol yemesinin yolunu acmisti.

Lugano, disarda müsteri bulamayinca 2,5 milyon euroya Fenerbahce'de kalmis yeniden... Hayirli olsun diyelim, Önder ve Bilica'ya bir türlü güven duymayan taraftarlar en azindan biraz daha sükûnete girerler... Gerci hala Lugano yetmez, Edu giderse yerine yenisi alinmalidir diyenler var ama, neyse bosverin onlari artik; onlar ya sayi saymayi bilmiyorlar ya da...