Belli bir popüleriteye ulasan Türk futbolcusundan hoslanmamaya basliyorum. Benim onlara ünlendikce, büyüdükce; tabir-i cizse semirdikce olusmaya baslayan bir "gicigim" yok aslinda... Bu isimlerden hoslanmamaya basliyorum cünkü bu oyuncular bir süre sonra, "karsiki daglari ben yarattim", "ben bu takimin her seyiyim" modunda salinmaya basliyorlar saha icerisinde...
Bu izdirap verici hastaligin pencesine düsen bir baska "star" da Nihat Kahveci... Ispanya'ya ilk transfer oldugunda oynadigi findik sirketinin reklamlarinda tüm sevimliligi ile endam eden bu genc adam, orda alisilagelen Türk futbolcusu profilinin aksine basarili bir cizgi cizdikce, tuhaflasmaya da basladi... Biz bu tuhafliklari onun milli takimda forma giydigi karsilasmalarda görmekteydik zaten... Olmayacak mesafeden sut denemeleri, mütemadiyen takimdaki diger arkadaslarini azarlamasi, olur olmaz her duran topun basina gecmeye calismasi vs.
Pazar günü oynanan Süper Kupa karsilasmasi akabinde yapilan yorumlarin icerisinde hem Nihat'a giydirmeler vardi... Iclerinde "Nihat'in sisen sut egosu..." gibi utandirci Türkce tabirlerde bulunanlarin da oldugu yiginla insan onun bu simarikligindan bahsediyordu... Sasirmistim; cünkü bu adam en az son iki seneki bütün milli maclarda böyleydi zaten...