Dienstag, 12. Januar 2010

Bu bir operasyon mu?


Edu'nun Mehmet Ciftci'ye verdigi röportaji ve basta yönetim olmak üzere Fenerbahce ile ilgili ne derece "felaket" seyler söyledigini herkes gördü saniyorum. Henüz görmemis olan varsa, suraya buyursun.

Bu röportajin yanina gecen hafta Carlos'un yine ayni sahisa verdigi röportaji ve arkasindan Ümit Özat'in konusmalarinin medyada büyük yer bulmasi konulsun... Ortaya cikan fotograf sizin icin ne ifade etmeye basliyor?

Acikcasi benim icin bir takim kuskulari üsüstürmeye yetiyor. Fenerbahce ile ilgili yaratilmaya calisan bu "felaket" atmosferi kurgulanmis ve planli bir projenin parcasi diye düsünmekteyim...

Bu proje, camia icerisindeki Aziz Yildirim muhaliflerini (Saran gibi), medya icerisindeki Aziz Yildirim düsmanlarini, genel anlamda Fenerbahce'nin zayiflamasini dileyenleri ve henüz herhangi bir kategoriye yerlestiremedigim Mehmet Demirkol gibilerini birarada birlestirmise benziyor...

Örnegin Saran'in Fenerbahce'de büyük bir sevgisizlik ortami bulundugunu ve bunun bas sorumlusunun Aziz Yildirim oldugunu söylemesi ile Demirkol'un Fenerbahce'nin sporcusuyla kurdugu iliskinin güven duygusuyla yanyana getirilememesinden bahsetmesi ve Fenerbahce'de oldukca bozuk bir atmosfer oldugunu ima etmeye calismasi arasinda ciddi bir benzerlik ve ortak payda var.

Bu söylediklerimle birlikte bir de Chemedya blogunda Ahmet Ercanlar'in, Fenerbahce neden mutsuz baslikli yazdigi iki yaziyi da okuyun.

Syölediklerimiz saniyorum biraz daha yerli yerine oturacak...

Sözgelimi, bu röoprtajlardan Fenerbahce'nin "ne kadar kötü yönetildigi ve takim icinde ne büyük bir haksizlik ve adaletsizligin" dolastigini anliyorsunuz... Sonra Demirkol gibi yazarlara bakip, ligte lider, Avrupa Ligi'nde basarili olmus, Kupa'da kayipsiz yoluna devam eden takimin bir türlü övülmedigine ve sürekli yerin dibine batirildigini görüyorsunuz... Örnegin Demirkol, Daum'un oyunun eskidigini ve bir ise yaramadigini söylemekte sürekli... Ve ayni Demirkol, Daum'un Avrupa ile isinin olmayacagini söylüyordu. Nedense kendisi su anda Fenerbahce'nin en azindan simdilik elde edilmis olan Avrupa Ligi basarisi karsisinda cok suskun... Lille'ye elenilmesi halinde kendisinin neler yazacagini ise cok iyi tahmin edebilmekteyim...

Ayni kisi Kazim'in "yalanciligi"ni dahi Fenerbahce'deki yönetim eksikligine bagliyor...

Iste bütün bunlar Fenerbahce'nin olumlu bir havaya girmesi ve taraftarlarinin takimlarina olan güvenlerini mümkün mertebe zedelemek adina yapilan bilincli haraketler gibi görünmekte...

Süphesiz bunun ise yaramadigi da söylenemez... Örnegin Fenerbahce taraftarlarina bakin, bu olaylar nedeniyle genelde yönetimi suclamaktalar... Her durumda son derece hakli oldugu Aurelio konusunda da, Semih konusunda da, Lugano konusunda da ve nihayet Edu konusunda oldugu gibi yönetim hedef tahtasina oturtulmustur Fenerbahcelilerce... Aziz Yildirim'in kulübü bir diktatör gibi yönettigi ve basin mensuplarinin sorularina dahi tahammül edemegi seklindeki Hincal Uluc jargonuyla konusan Fenerbahceli sayisi hic de az degil...