Samstag, 2. Mai 2009

El Clasico'ya dair tek güzellik: Irlanda birasi...

Normalde huyum degildir, yerimden kalkip Ispanya ligi izlemek icin bar aramak... Bu zahmete sadece Sampiyonlar Ligi icin katlanirim... Ingiltere Ligi zaten ilgi alanim disindadir...

Görüyorsunuz bir futbol blogu sahibi olarak ne kadar 'ilgiliyim' futbolun her rengine! Tabii burdaki etken sadece ilgisizlik degil... Türkiye'de NTVSpor, Kanal 24 gibi kanallar yabanci ligleri sifresiz yayinliyorlar... Futbolseverlerin cogunun zaten sahip oldugu Lig TV'nin yan kanaliyla Ingiltere de cok uzakta kalmiyor izleyicilere... Tabii is sadece maci izlemekle bitmiyor... Bir ülke futbolu hakkinda yorum yapabilmek icin, takimlar hakkinda konusabilmek icin, en azindan benim ölcülelerime göre o ligin mac anlarinin disinda kalan dönemlerinde de takimlarla ilgili olan biten hakkinda bilgi sahibi olmak lazim... Bu durum Türkiye'deki pek cok kanal sayesinde yine mümkün...

Benim yasadigim ülke ise bu konuda Türkiye'ye göre tam bir 'cöl'... Ispanya, Ilgiltere, Italya gibi ülkelerin futboluna egilebilmek icin kendi evine Premiere alman gerekiyor... Premiere denilen sey, bir adet Pay TV, yayinci kurulus; yani Lig TV'nin Almanya subesi... Böyle bir olaginiz yoksa da sokaklara dökülüp mac yayini da yapan barlarda solugu almaniz gerekiyor... Sigaranin insani nefes alamayacak hale getiren agir dumanina ve eve geldikten sonra insani kendisinden igrendiren elbiseye sinmis kokusuna katlanmak zorundasiniz... Tabii bir de sadece görüntüyü görebilmek ve icerdeki futbolla ilgilenmeyen kalabaligin görültüsü de cabasi... Bütün bunlarin karsiliginda sadece macin 90 dakikasini elde edebiliyorsunuz... Mac önünde, devre arasinda veya sonunda ne olup bittigini ögrenmeniz mümkün olmuyor haliyle...

Iste bütün bu nedenlerden ötürü Almanya'da yasamaya basladim baslayali ciddi bir kopus yasadim diger liglerden... Bugün biraz da can sikintisi beni El Clasico'yu izlemek icin bir bar yolu tutmaya itti... Solugu bir Irish Pub'ta aldim... Ben oraya gittigimde zaten skor 1-3 idi... Bir ara eski bir macin devre arsinda özeti mi acaba diye düsündüm... Hayir daha devre arasi da olmamisti... Sonra acaba mac Barcelona'da miydi diye aklimdan gecirdim... Yanimdaki "ehtiyar" Madrid'te oldugunu söyledi... Kücük bir sok halindeydim...

Hep duyardik Türkiye'deki Avrupa futbolunu da en az Türkiye Ligi kadar yakindan takip edenlerden; Madrid, Barcelona karsinda cok formsuz bu sezon diye ama bu derece büyük bir kalibre farki oldugunu hic düsünmemis, hic duymamistim...

Barcelona'nin dillere destan futbolu herkesce biliniyor da, Madrid, nasil bu kadar sefil olabiliyor aklim almiyor... Madrid'in iyi yönetilmedigini hep düsünmüsümdür evvelden beri... Belirli bir sistem oturtup, birkac yili asan bir süreyi kapsan bir sistem oturtma pesinde olmaktan ziyade piyasadaki en popüler futbolculari yükle miktarda paralarla transfer ederek kisa süreli basarilarin pesinde kosan bir takim olmustur... Bu plan zaman zaman tutar zaman zaman tutmaz... Belli ki bu sezon tutmamis... Ama bu kadar da rezalet olmaz ki... Real'in oynadigi futbolun bu berbat seviyesini Barcelona'nin büyük futboluyla aciklayamayiz...

Isirganlik ve mücadele adina hicbir sey görmedim Real adina maalesef... Raul'un Ispanya Milli Takiminda olmamasi meger ne hakli bir kararmis, Türkiye'de olsaydi bu mac sonunda isliklanmisti, eminim...

Real'in bu direncsizligi mactan zevk almami da engelledi... Bir mac cekismeliyse zevk verir bana... Böyle bir dengesizlik karsisinda zevk almak mümkün olmuyor maalesef... Ben de Guinness icip Barcelona taraftari güzel Ispanyol kizlarini izledim mac boyunca...