Sonntag, 20. Dezember 2009

Seni taniyoruz Ferudun; yenmiyor bunlar artik

Bir önceki yazida medyada Galatasaray hakimiyetinden bahsederken üstün körü gectigim icin tam anlamiyla aciklamamistim, ama anlatmak istedigim ile ilgili somut bir örnege bugün Vatan Gazetesinin internet sitesinde dolasirken rastladim.

Galatasaray hakimiyetinden bahsederken benim esas söylemek istedigim, Galatasaraylilar medyaya hakim ve bunlar her firsatta Galatasaray'i önplana cikartarak, onun tarafinda duruyorlar seklinde degildi zaten... Fenerbahce medyadan esas darbeyi Fenerbahce taraftari olan muhabir ve yazarlardan yemekte... Aziz Yildirim'la olan kisisel problemlerinden dolayi mütemadiyen Fenerbahce düsmanligi yapan "fenerbahceli" muhabirler var ortalikta yiginla...

Bunlarin en belirgini Vatan Gazetesi Fenerbahce muhabiri, Ferudun Nigdelioglu... Gün gecmiyor ki Ferudun Fenerbahce ile ilgili düzmece bir felaket haberi yapmasin. Kendisinin haberlerini okudugunuzda sistematik bir sekilde Fenerbahce'yi ic taraftardan karistirmaya yönelik haberler oldugunu görüyorsunuz... Aziz Yildirim ile Daum arasinda yasanan "gerginlik"... Aykut'a karsi Daum'un takindigi tavir... Yönetim icindeki huzursuzluk... Takim icindeki Brezilyali gruplasmasi ve bu isimlerin digerlerini dislayan tutumu, Feridun'un kaleminden okuyabileceginiz haber türlerini yansitmakta...

Iste bunun taze örnegine de bugün rastladim...

Habere göre Aziz Yildirim, Daum'a ultimatom vermis, Daum ise Avrupa'da da ligte de lideriz; daha ne istiyorsunuz demis...

Dilinden de anlayacaginiz gibi, bahsettigim gibi burda yapilmaya calisilan, Fenerbahce taraftarina takim icinde huzursuzluk var ve isler yolunda gitmiyor mesajini vererek camia üzerinde psikolojik olarak bir ümitsizlik ve güvensizlik havasi yaratmak, bu sayede de Aziz Yildirim'i yipratmak....

Ben de elimden geldigimce tüm renkdaslarima burdan, bunlar iyi taniyalim ve bu isimlere itibar etmeyelim demek istiyorum burdan, sonuna kadar da devam edecegim...

Galatasaray en büyük favori

Baska takimlarla ilgili yazmamaya özen gösteriyorum...

Ilki; cünkü bu takimlari cok yakindan takip etmiyorum, gecmisten geleceklerine gerektigi kadar hakim degilim...

Ikincisi ise ilkesel... Kötü niyetli bir Galatasarayli bloggerin her kaybedisinden sonra Fenerbahce maclarini ele alip "objektif" gözle yorumluyorum ahlaksizligina tahammül edemiyorum ve bir Galatasaray maglubiyeti beni o haftaki Fenerbahce galibiyetinden dahi zaman zaman fazla mutlu ederken bu ise girismek o bahsettigim ahlaksizlarla ayni kabtan su icmek gibi olacagi endisesiyle uzak duruyorum bu isten...

Lakin bugün yazabilirim, zira Galatasaray kazanan tarafti dün ve ben bunun üzerine bina etmekteyim yaziyi... Yani o bahsettigim insanlar gibi Fenerbahce kazanirken kalemimi susturup, yenildigi anda ortaya cikartan "Schadenfreude"cilardan degilim...

Gelelim Galatasaray'in dünkü karsilasmanin isiginda bana düsündürdüklerine...

Galatasaray genel anlamiyla zaten bu ülkedeki en güclü camiaya sahip... Taraftarlarindan yöneticisine, ordan da teknik ekibine kadar iyi bir uyum ve güven sözkonusu...

Örnegin Fenerbahce taraftarlarinin büyük bir cogunlugunda göreceginiz Aziz Yildirim nefretinin Galatasaray camiasinda Adnan Polat izdüsümüne rastlayamazsiniz... Daum'un yaydigin güven ile Rijkaard'inki de ayni degildir, taraftarlar nezninde...

Ve herseyden önemlisi, Galasaray medya ve saha disi etkenler anlamiyla bu ülkedeki en egemen güc... Fenerbahce ile ilgili yapilan felaket haberlerinin onda birine Galatasaray tarafi acisindan görmek mümkün degil... Yayinci kurlusun Fenerbahce maclarindan sonraki secip cikarttigi hakem hatalari ve bunlari yorumlayisi ile Galatasaray maclarindan sonraki yorumlayisi da yine ayni degildir... Yani burdan bakinca oldukca güclü bir camia durmakta karsimizda... Her haliyle...

Tabii bunlarin üzerine bir de futbol kalitesini eklerseniz, ortaya cok büyük bir farkla olmasa da en yakin rakibi Fenerbahce'den dahi daha sansli bir sampiyonluk adayi olarak gözükmekte Galatasaray...

Sene basinda cok atak ve golcü bir takimdi ama ayni oranda savunmasi cok acik vermekteydi... Sonraki haftalarda bu savunma zaaflarini kullanan takimlar karsisinda kaybettiler... Ufak capli kriz belirmisti ki kapida, alinan bazi sansli galibiyetler bu krizi büyümeden bertaraf etti...

Su anda o bahsettigimiz savunma zaaflarini bir miktar daha düzeltmis ve bu yolda zamanla daha iyiye gitmeye hazir gibi duran bir takim var... Her seye ragmen dünkü karsilasmayi kaybedebilirlerdi... Dedigim gibi bu kirilma anlarindan sans da yanlarinda Galatasaray'in sürekli... Dünkü karsilasmada oldugu gibi. Fenerbahce'nin de, dedigim gibi, futbol olarak hala cok büyük farkla önünde degiller...

Lakin bir adim da olsa bütün bu saydigim diger faktörlerle birlikte Galatasaray su anda en sansli ekip...

Carlos gitti


Son macina persembe günü cikmasina ragmen elim yaziya gitmedi o günden bu güne. Illaki bir seyler yazacaksam da olumlu degil, olumsuz seyler yazmak istemekteydim...

Nitekim su anda da öyle olacak... Carlos'un Fenerbahce'deki varligina baktigimizda Fenerbahce icin baslibasina yanlis ve hatali bir transfer oldugudur...

Cünkü Carlos burda yeniden küllerinden dogmasi beklenen bir potansiyel olarak degil (Hagi), ununu elemis elegini duvara asmis bir isim olarak geldi... Yani bir takim ünlü futbolcu eskilerinin Amerika'ya, Dubai'ye vs gitmesi gibi... Fenerbahce ise gelirleri itibariyle Avrupa'nin ilk 20 kulüplerinden birisi olarak cok daha verimli ve islerligi olan isimler transfer etmeliydi...

Gecen sezon kontrati uzatilmamasini en basta istedigim isimlerdendi Carlos... Uzatildiginda ise saka yapiliyor sanmistim...

Genel anlamda Fenerbahce taraftarinin cogunlugundan farkli olarak Aziz Yildirim'i desteklerim... Lakin bu Carlos hamlesi, gerek en bastaki transferi ile, gerekse de gecen sezonki uzatma ile cok büyük bir yanlis olarak yönetimin hanesine yazilmis durumda, nazarimda...

Bugün kendisinin gitmesi de beni ziyadesiyle mutlu etmis ve dilegim yeni transferlerin böyle yasli ve posasi cikmis isimler olarak degil de, ismi cok taninmiyor olsa da ciddi bir potansiyel tasiyan genclere yönelik olmasi yönünde... Artik Brezilyalilar biraz daha az deger görsün su camiada...

Carlos gittikten sonra beni mutlu eden bir baska gelisme de onun arkasindan yazilan yazilar oldu... Promising Forward veya Papazin Cayiri gibi örnek verebilecegim bazi sitelerde onun hakkinda yazilan yazilardan anladigimiz taraflarin cogunlugunun da Carlos ile ilgili düsünceleri oldukca muhalif cizgide... Bu da süphesiz sevindirici... Lakin bu tartismalarda da ortaya cikan baska hususlar da oldu. Onun ugurlanmasindan rahatsizlik duyanlar...

Iste buna katilmiyorum... Zico'yu da sevmezdim ben... Ama her ne olursa olsun, eger kulüp sorunlu ayrilmiyorsa kendi calisaniyla her ayrilisinda böyle bir veda törenine gitmelidir... Törenin estetigi, yapilacak olanlari veya abartili olup olmasina dair tartisilabilir; ama giden isim Carlos ise dahi bu hoscakal hediyesi cok yanlis olmamistir... Digerlerine yapilmamis olmasinin yanlisligi (Tuncay, Zico vs.), buna yapilmis olmasini yanlislamaz cünkü.