Önce toplu sonuclar:
Hertha-Leverkusen: 1-0
Hamburg-Cottbus: 2-0
Wolfsburg-Schalke: 4-3
Bremen-Stuttgart: 4-0
Bochum-Bayern: 0-3
Hannover-Dortmund: 4-4
Köln-M'Gladbach: 2-4
Frankfurt-Hoffenheim: 1-1
Karlsruhe-Bielefeld: 0-1
....
24. Haftayi da Hertha Berlin lider kapatti. Berlinliler kendi evlerinde ligin en iyi hücum organizasyonuna sahip ekiplerinden Leverkusen'i gecerek sampiyonluk yolunda cok önemli bir engeli astilar. Karsilasmada daha iyi gözüken Leverkusen'di. Bence Türkiye liginde olsa bir hafta tartisilacak bir hakem karari vardi lehlerine verilmeyen penaltiyla ilgili. Cok gol kacirdilar ve sonucta bu sezon sikca gördügümüz Berlin sansi ve efektivitesine teslim oldular. Herhta'nin ne oldugunu Galatasaray karsisindaki performansiyla bizim ülkenin futbolseverleri yakindan ögrendi. Böyle bir takim Bundesliga lideri olmasi, herseyden evvel Bundesliga adina utanc verici. Ne ki bu haftaki galibiyetlerine cok moralim bozulmadi zira bu sefer paralari sayesinde mütemadiyen Köln'ün yetistirdigi degerlere sulanan Leverkusenlileri yendiler...
Essegini dövemeyen semerini dövermis derler. Galatasaray karsisinda dökülen Hamburg, disini ligin derbeder takimlarindan Cottbus'a gecirdi. Cottbus yazik, yavas yavas kümeye dogru yol almakta. 22 puanla 17. siradalar.
Ikinci yarinin lideri Wolfsburg, hafta ici sevimsiz menejerleri Müller'e yol vererek krize cözüm arayan ve bu sayede ayni zamanda beni mutlu eden Schalke'ye de acimadi:4-3. Magath sactigi paralar karsiliginda aldigi oyuncular nedeniyle hep elestiriliyor ama, saniyorum hocaligina pekbir sey denemez. Yillardir onca paralar dökülmüs ama hicbir vakit Wolfsburg bu Wolfsburg olamamistir. Uzun vadede Bayern icin en ciddi tehdit unsuru onlar olabilirler... Wolfsburg bu galibiyetle lider Berlin'in takipciligini sürdürmekte, Bayern'in avarajla bir sira altindalar. Ücüncü sirada. Schalke ise orta siralarin abonesi olmusa benziyor. Ve bu sezon sonuna kadar da daha iyisini beklemiyorum onlardan.
Bu ligin en sevdigim ekiplerinden Bremen ise, dokuz mactir kaybetmeyen Stuttgartlilari dörtleyerek gönderdi. Iste bu cilgin tarafi yüzünden seviyorum bunlari ben. En kötü olduklari bu sezonda da dahi, UEFA'ka Milan'i elemeyi, dokuz haftadir yenilmeyen taktiksel ve defansif anlamda son derece disiplinli olan Stuttgart'a dört tane atmayi, Bayern'i Münih'te beslemeyi basardilar. Ligteki konumlari icacici degil, 32 puanla onuncu siradalar. Ama UEFA'daki en büyük favorim benim onlar...
Rakipleri Schalke ve Leverkusen de kaybettigi icin Stuttgart da siralamadaki yerini korudu. 39 puanla altinci sirada. UEFA cizgisinin hemen altinda.
Hafif capli krizin esigine girmisken tam, önce Sampiyonlar Ligi'ndeki Sporting sacmaligi imdatlarini yetisti. Simdi de ligte bu kritik dönemde cikacak en uygun rakiplerden biri ile fikstür olarak denk gelerek karsilasmaktak durumunda kaldilar. Bayern'den bahsediyorum. Onca tantanaya ragmen ligte ikinci siradalar. Hertha'nin birseye benzemeyen futbolu ile de ligin bence yine de en favorisi Bayern. Yalniz Sampiyonlar Ligi'nda bir sonraki turu görebileceklerinden hic ümitli degilim. Bayern karisinda evinde üc yiyen Bochum ise düsme cizgisinin hemen üzerinde konuslanmis durumda. Bir altindaki M'Gladbach ile ayni puandalar. Düserlerse sevinirim diycem ama böyle sevimsiz o kadar cok takim var ki ligte biri gitse digeri duruyor ya da asagidan bir baskasi geliyor...
Futbol söleni Hannover'deydi. Önce Dortmund iki farkli öne gecti. Sonra Hannover beraberligi yakaladi. Sonra muhtesem gollerle Dortmund yeniden iki farkli öne gecti. Son on dakikada Hannover'in geri dönüsü ise olaganüstüydü. Bu mactaki Hannover mücadelesini Aragones'in yerinde olsam hafta boyunca Fenerbahce'nin gamsizlarina seyrettiririm. Belki birsey ögrenirler.
Köln'deki derbi mücadelesini ise konuk ekip M'Gladbach kazandi. Son dört karsilasmadan 3 galibiyet cikartmayi bildiler. Köln cok kötü oynamadi. Ama kolay gol yeme hastaligina döndü yeniden. Ki bu durum saniyorum Daum takimlarinda kronik bir hal. Marin'in fluleri ise görülmeye deger bir hal almaya basladi artik. Bu karsiliginda Köln tablo itibariyle rahat ama, ligin ikinci yarisinda aldigi puanlar seyircilerini tatmin etmiyor. Hedefimiz 23 puan diyordu Daum. Yedi macta yedi puan aldilar. Daha alinmasi gereken 16 puan var. On macta. Bu macin en önemli ani ise süphesiz karsilasma baslamadan evvel Ümit'in futbola vedasini aciklamasiydi. Bütün Köln taraftarlari Ümit icin göz yasi döktü.
Hoffenheim cok iyi basladigi karsilasmayi kaybadebilirdi bile. Sansizliklar yakasini birakmiyor onlarin. Cok önemli oyuncularini sakatlik yüzünden kaybettiler. Ve Sanago gibi tiplerle gol aramak zorunda kaldilar. Bu beraberlik Hoffenheim'a yetmedigi gibi Frankfurtlulari da tatmin etmedi. Tribünlerde teknik adam Funkel sürekli isliklandi. Ne isterler bu taraftarlar anlamiyorum. Frankfurt'un elindeki bu kadroyla daha iyisini yapmasini nasil bekliyorlar; anlamiyorum.
Karsruhe ile Bielefeld arasindaki mac ise düsmeme mücadelesi acisindan cok önemliydi. KSC bastan sona atak oynadi ama, futbol cok aci birsey, Bielefeld'in tek ataginda kalecilerinin hatasiyla kaybettiler. Tam da kaleci demisken, bu kaleciyi Mondragon'un yerine düsünyormus Kölnlü yöneticiler. Aman aman...
Sonntag, 15. März 2009
Hele siz ikiniz biraz ayrisin söyle...
Daha evveli bir post girmistim, saniyorum ilk devrenin yeni bittigi dönemlerdi. Sampiyonluk sanslarini degerlendiriyordum kendimce takimlarin. Ilk iki sirayi Galatasaray ile Fenerbahce aliyordu. Ilginctir en sonda da Besiktas vardi.
Simdi gelinen noktada ise yaristan ilk kopmaya aday olarak bu iki takim ortaya cikiyor. Elbette daha ligin bitmesine cok var. Matematiksel olarak da sanslari sürdügü icin direk olarak bu ikilinin üzerine cizgi cizmek yaniltici olur.
Ama, hadi kadrosunda yeri geldiginde mücadeleyi sonuna kadar birakmayacak tecrübeli yildizlarin varligini da düsünürsek Galatasaray'i bir kenara birakalim ama "gamsiz"larin takimi Fenerbahce icin artik bu is bitmistir. Bundan sonra onlarin zaman zaman, özellikle yukardaki takimlarla olan maclardaki parlamalari hic irgalamayacak. Bu sezon ligte seni destekleyemiyorum artik Fenerbahce...
Simdi gelinen noktada ise yaristan ilk kopmaya aday olarak bu iki takim ortaya cikiyor. Elbette daha ligin bitmesine cok var. Matematiksel olarak da sanslari sürdügü icin direk olarak bu ikilinin üzerine cizgi cizmek yaniltici olur.
Ama, hadi kadrosunda yeri geldiginde mücadeleyi sonuna kadar birakmayacak tecrübeli yildizlarin varligini da düsünürsek Galatasaray'i bir kenara birakalim ama "gamsiz"larin takimi Fenerbahce icin artik bu is bitmistir. Bundan sonra onlarin zaman zaman, özellikle yukardaki takimlarla olan maclardaki parlamalari hic irgalamayacak. Bu sezon ligte seni destekleyemiyorum artik Fenerbahce...
Galatasaray ise dedigim gibi bence hala Fenerbahce'den daha sansli. Ardasi, Barisi, Mehmet Topali, Serveti vs derken sanki is sikistigi anda klise tabirler sahaya yüregini koyarak sonuca giedebilecek bir ekip var orda. Bu olasiligi bir kenara itemiyorum. Lakin Trabzonspor maci gösterdiki Galatasaray'da da isler cok kirilgan bir zemin üzerinde ilerliyor. Lincoln'ün sahada olmamasi ve Bülent Korkmaz'in mac icerisindeki bazi degisiklikleri simdiden kacirilan puanlarin sorumlusu olarak gösteriliyor. Sayet Hamburg karsisinda o basarili skor elde edilmeseydi Bülent-Galatasaray balayi kisa sürede sona erecek ve kulüp yeni bir krizin esigine dogru sürüklenecekti... Simdilik ama, özellikle de UEFA sayesinde bunun önüne gecilebiliyor...
Suclular tespit edildi: Maldonado, Josico ve Kazim!
Fenerbahce'nin kaybettigi günleri takip eden günler dünya bana zehir oluyor. Ama Fenerbahce'nin yenilgisine duydugum üzüntüden degil... Bir hafta önce takim kazandiginda ortada hicbir sey yokmus gibi takinan medyada kaybedilen hafta sonrasi sacma sapan, beyinsiz ve adice yazilmis masabasi haberlerini görmek zorunda kalmaktan...
Bu haftada bunlardan bolca gördük. Simdi Fenerbahce'de yeniden büyük bir operasyonun yapilacagindan bahsediliyor. Düsünüyorsunuz: Alex ile sözlesme imzalandi. Daha sezon basinda 17 milyon Euro verdiginiz adamin dogru düzgün taliplisi yok ki satasiniz dolgun bir fiyata. Yok fiyata verecek haliniz yok. O da elinizde kaldi. Deivid ve Carlos ile de uzatildi. Deniz zaten devam ediyor. Ugur da öyle. Emre de. Edu da da sorun yok. Sorun olmasi ihtimali olan iki isim var: Göknan ve Lugano. Ama onlardan zaten memnun herkes. E kimle yapilacak bu büyük operasyon allah askina!
Kimle olacak; yukarda dedigim gibi suclular belli: Kazim, Maldonado ve Josico. Yahu, bu adamlardan ikisi zaten haftalarda takima giremiyor. Digeri ise cogu zaman yedek. Nasil düsülen bu durumdan bu adamlar sorumlu tutulabilir. Kazim'i bir kenara birakiyorum, diger ikisini bu takimin oyuncusu olmadigi zaten biliyonur ve gönderilmelerinin operasyonel anlamda hicbir degeri yok. Bu ücünü gönderdiniz, düzeldi mi takim? Esas sorun mevcut onbiri olusturan oyuncular.... Tek tek ele aldinizda hepsi süphesiz kiymetli oyuncular ama su kesin ki, bu adamlardan iyi bir takim kurulamadi. Bunu bu sezon gördük. Yapilmasi gereken bu oyuncularla (Alex, Deivid ve Carlos basta olmaz üzere) sözlesme yenilemeye gitmeden ciddi bir revizyona gitmekti... Ama yapiladi, yani gelecek sezon icin de ümitli olmak icin hicbir neden yok.
Abonnieren
Posts (Atom)