Sonntag, 21. Februar 2010

Semih Kaplanoglu ve Altin Ayi


Semih Kaplanoglu'nun sinemasiyla cok hasir nesir olmadim. Üclemesinin ilk filmi "yumurta"yi izledim sadece. Etkilendigimi söyleyemem...

Karsimda Nuri Bilge Ceylan'in filmleriyle benzerlikler tasiyan bir eser duruyordu sanki.

Nuri Bilge Ceylan'in, sinema sanatindan cok anlamayanlarin kendisini övmek niyetiyle söyledikleri ama esasinda düpedüz adama hakaret ettikleri "fotograf albümü gibi harika görüntüleri"nin bir sus bulutu gibi aralanip arkasina ulasilabildiginde, ucurumda kurulmus muhtesem bir yapiyi andiran hikaye örgüsünü görebiliyorsunuz...

Yumurta'da ise her ne kadar Nuri Bilge Ceylan'in erkeklerinden daha duygusal ve bu haliyle daha cana yakin karakterse de, onun kendi ic dünyasina yolculuktan öteye bize birsey anlatilmiyor gibi gelmistir bana... Bütün bir film boyunca tek bir karakterin kendi icdünyasinda ciktigi gecmise dair yolculugu izleyip durmaktan ise cok zevk almiyorum. Onlarin disariyla olan temasi da cok önemli benim icin. Ve ordaki hikayeyi de görmek istiyorum.

Her neyse, yine de anlatim teknigindeki sadelik ve özgünlük, yukardaki kiyaslamanin aksi yönünde Nuri Bilge Ceylan'dan daha 'yerli' olabilmesi ile Semih Kaplanoglu, benim yönetmenlerimden olmasa da ülke adina cok degerli bir isim kuskusuz ve onun elde ettigi bu ödül son derece mutluluk verici.

Not: Ali Bayramoglu'nun kendisiyle yaptigi Demokrasi Arsivi adli programin videosu Kanal 24'ün internet sayfasinda erisilebilir ve siddetle tavsiye edilir.

Keine Kommentare: