Sonntag, 5. April 2009

Sampiyon adaylari üzerine beyin jimnastigi-2

Bu konuda daha evvel bir post yazmistim... Ligin sonlari yaklasmisken ve sitedeki anketin süresi tamamlanmisken yeni bir degerlendirmenin yazilmasi gerekiyor saniyorum...

Daha önceki postta, sirasiyla Galatasaray, Fenerbahce, Trabzonspor, Sivasspor ve Besiktas seklinde takimlara sampiyonluk sansi tanimistim... Ilginctir, en az sans verdigim ekip Besiktas, su andaki en sansli takim görünümünde... Ufukta herhangi bir tekleme sinyalleri de vermiyorlar... Besiktas'a yeniden döneriz, ama evvela Galatasaray ve Fenerbahce'den bahsedelim istiyorum...

Galatasaray, her seye ragmen lig sampiyon bitirme konusundaki en güclü ekipti... Ne var ki, el yordamiyla kulüp icerisinde yarattiklari kriz onlarin kacinilmaz olarak bu sona varmasina yol acti... Camia olarak hala sampiyonluga inaniyorlar... Galatasaray camiasinin bu özgüveni takdire sayandir zaten... Daha grup maclarinda kendilerini coktan UEFA'nin sampiyonu da ilan ediyorlardi... Lakin ben öyle düsünmüyorum. Deplasmandaki Trabzonspor beraberligi ve Hamburg karsisinda alinan maglubiyet bence Galatasaray'in sampiyonlugu da yitirdigini anlatan karsilasmalardi. Ama esasen dedigim gibi bu yola zaten Skibbe kovulup da Bülent yerine getirildiginde girilmisti... Sis bulutlarinin dagilip da gercegin ortaya cikmasi bir kac mac sürdü... Gecen yil Feldkamp'in kovulmasindan sonra da benzeri itirazlari dile getirmistim, ama o kovulmanin neticeisinde üst üste alinan alti galibiyet ve ulasilan sampiyonluk elbetteki yanlisin yanlis oldugunu ortadan kaldirmiyordu. Aksine yanlisi dogruymuscasina resmettidigi icin takima uzun vadede zarar vermesi kacinilmazdi... Ayni senaryonun bu sezon da gerceklesecegini varsaydilar, ama papaz her zaman pilav yemedi...

Fenerbahce icin artik birseyler söylemek istemiyorum... Biktim. Hevesim de yok. Daha önceki postta en cok sans gördügüm ekiplerdendi. Cünkü sahada oturtulmaya calisilan bir sistem ve taktik anlayisi görüyordum. O posttu girdigim zamanlarda da takim toparlanma asamasindaydi ve herkes gibi ben de bunun istikrarli bir sekilde devam edecegini, oturmus kadronun mac pratigini arttirdikca Aragones'in oynatmaya calistigi sistemin daha da basarili bir sekilde kendini gösterecegini düsünüyordum. Yanildim. Nedenine uzun uzun anlatmaya gerek yok yeniden.

Besiktas'a yeniden dönersek... Ben hala Besiktas adina cok sevinemiyorum, sampiyon olsalar da bu degismeyecek. Mustafa Denizli gibi bir isim o takimin basinda oldugu müddetce de o takim adina sevinmek mümkün olamaz bence... Besiktas, tam da Mustafa Denizli sayesinde sampiyon olacaktir belki, ama bu onlarin mesela gelecek sezon kriz yasamayacaklar ihtimalini degistirmez. Dogrudur, her takim kriz yasayabilir. Ama takiminiz basinda Denizli varsa bunun olmasi daha muhtemeldir... Bu sezonki diger iki büyügün istikrarsizligi Mustafa Denizli'nin her zamanki gibi, hicbir taktiksel anyalis ve sistem cercevesi icerisine otutturmadan macina ve pozisyonuna göre oynattigi "curcuna" ekibi adina islerin yolunda gitmesine neden olmustur. Ama bu durum gelecek sezon böyle olmayacaktir. Kendi yaklasik on aylik bir süre icinde Besiktas'in basinda olmus olacak, belki sampiyonluk da kazandirmis olacak, sezon basini hazrlik kampini ve istedigi transferleri yapmis olacak ama beraberinde su da olacak: Besiktas hala bir mac Yusuf, bir mac Tello, bir mac Delgado sayesinde puanlar toparlarken ortaya taraftari ümitlendirecek herhangi bir karakter veya kimlik koymayacak. Ve bu, sampiyonluk düzgülügüne girildigi su dönemde cok sorum olmaz ama sezon basinda böyle oldugu icin homurtularin yükselmesine neden olacak...

Tranzonspor'dan bahsetmek istemiyorum. Bence onlarin da herhangi bir sansi yok. Ümit ederim, Ersun Yanal ile yollarini ayirmazlar...

Sivasspor ile ilgili de yeni bir post girmek istedigim icin burda birsey yazmak istemiyorum.

Keine Kommentare: