Sonntag, 15. März 2009

Bundesliga'da 24. Haftanin ardindan...

Önce toplu sonuclar:

Hertha-Leverkusen: 1-0
Hamburg-Cottbus: 2-0
Wolfsburg-Schalke: 4-3
Bremen-Stuttgart: 4-0
Bochum-Bayern: 0-3
Hannover-Dortmund: 4-4
Köln-M'Gladbach: 2-4
Frankfurt-Hoffenheim: 1-1
Karlsruhe-Bielefeld: 0-1

....

24. Haftayi da Hertha Berlin lider kapatti. Berlinliler kendi evlerinde ligin en iyi hücum organizasyonuna sahip ekiplerinden Leverkusen'i gecerek sampiyonluk yolunda cok önemli bir engeli astilar. Karsilasmada daha iyi gözüken Leverkusen'di. Bence Türkiye liginde olsa bir hafta tartisilacak bir hakem karari vardi lehlerine verilmeyen penaltiyla ilgili. Cok gol kacirdilar ve sonucta bu sezon sikca gördügümüz Berlin sansi ve efektivitesine teslim oldular. Herhta'nin ne oldugunu Galatasaray karsisindaki performansiyla bizim ülkenin futbolseverleri yakindan ögrendi. Böyle bir takim Bundesliga lideri olmasi, herseyden evvel Bundesliga adina utanc verici. Ne ki bu haftaki galibiyetlerine cok moralim bozulmadi zira bu sefer paralari sayesinde mütemadiyen Köln'ün yetistirdigi degerlere sulanan Leverkusenlileri yendiler...

Essegini dövemeyen semerini dövermis derler. Galatasaray karsisinda dökülen Hamburg, disini ligin derbeder takimlarindan Cottbus'a gecirdi. Cottbus yazik, yavas yavas kümeye dogru yol almakta. 22 puanla 17. siradalar.

Ikinci yarinin lideri Wolfsburg, hafta ici sevimsiz menejerleri Müller'e yol vererek krize cözüm arayan ve bu sayede ayni zamanda beni mutlu eden Schalke'ye de acimadi:4-3. Magath sactigi paralar karsiliginda aldigi oyuncular nedeniyle hep elestiriliyor ama, saniyorum hocaligina pekbir sey denemez. Yillardir onca paralar dökülmüs ama hicbir vakit Wolfsburg bu Wolfsburg olamamistir. Uzun vadede Bayern icin en ciddi tehdit unsuru onlar olabilirler... Wolfsburg bu galibiyetle lider Berlin'in takipciligini sürdürmekte, Bayern'in avarajla bir sira altindalar. Ücüncü sirada. Schalke ise orta siralarin abonesi olmusa benziyor. Ve bu sezon sonuna kadar da daha iyisini beklemiyorum onlardan.

Bu ligin en sevdigim ekiplerinden Bremen ise, dokuz mactir kaybetmeyen Stuttgartlilari dörtleyerek gönderdi. Iste bu cilgin tarafi yüzünden seviyorum bunlari ben. En kötü olduklari bu sezonda da dahi, UEFA'ka Milan'i elemeyi, dokuz haftadir yenilmeyen taktiksel ve defansif anlamda son derece disiplinli olan Stuttgart'a dört tane atmayi, Bayern'i Münih'te beslemeyi basardilar. Ligteki konumlari icacici degil, 32 puanla onuncu siradalar. Ama UEFA'daki en büyük favorim benim onlar...

Rakipleri Schalke ve Leverkusen de kaybettigi icin Stuttgart da siralamadaki yerini korudu. 39 puanla altinci sirada. UEFA cizgisinin hemen altinda.

Hafif capli krizin esigine girmisken tam, önce Sampiyonlar Ligi'ndeki Sporting sacmaligi imdatlarini yetisti. Simdi de ligte bu kritik dönemde cikacak en uygun rakiplerden biri ile fikstür olarak denk gelerek karsilasmaktak durumunda kaldilar. Bayern'den bahsediyorum. Onca tantanaya ragmen ligte ikinci siradalar. Hertha'nin birseye benzemeyen futbolu ile de ligin bence yine de en favorisi Bayern. Yalniz Sampiyonlar Ligi'nda bir sonraki turu görebileceklerinden hic ümitli degilim. Bayern karisinda evinde üc yiyen Bochum ise düsme cizgisinin hemen üzerinde konuslanmis durumda. Bir altindaki M'Gladbach ile ayni puandalar. Düserlerse sevinirim diycem ama böyle sevimsiz o kadar cok takim var ki ligte biri gitse digeri duruyor ya da asagidan bir baskasi geliyor...

Futbol söleni Hannover'deydi. Önce Dortmund iki farkli öne gecti. Sonra Hannover beraberligi yakaladi. Sonra muhtesem gollerle Dortmund yeniden iki farkli öne gecti. Son on dakikada Hannover'in geri dönüsü ise olaganüstüydü. Bu mactaki Hannover mücadelesini Aragones'in yerinde olsam hafta boyunca Fenerbahce'nin gamsizlarina seyrettiririm. Belki birsey ögrenirler.

Köln'deki derbi mücadelesini ise konuk ekip M'Gladbach kazandi. Son dört karsilasmadan 3 galibiyet cikartmayi bildiler. Köln cok kötü oynamadi. Ama kolay gol yeme hastaligina döndü yeniden. Ki bu durum saniyorum Daum takimlarinda kronik bir hal. Marin'in fluleri ise görülmeye deger bir hal almaya basladi artik. Bu karsiliginda Köln tablo itibariyle rahat ama, ligin ikinci yarisinda aldigi puanlar seyircilerini tatmin etmiyor. Hedefimiz 23 puan diyordu Daum. Yedi macta yedi puan aldilar. Daha alinmasi gereken 16 puan var. On macta. Bu macin en önemli ani ise süphesiz karsilasma baslamadan evvel Ümit'in futbola vedasini aciklamasiydi. Bütün Köln taraftarlari Ümit icin göz yasi döktü.

Hoffenheim cok iyi basladigi karsilasmayi kaybadebilirdi bile. Sansizliklar yakasini birakmiyor onlarin. Cok önemli oyuncularini sakatlik yüzünden kaybettiler. Ve Sanago gibi tiplerle gol aramak zorunda kaldilar. Bu beraberlik Hoffenheim'a yetmedigi gibi Frankfurtlulari da tatmin etmedi. Tribünlerde teknik adam Funkel sürekli isliklandi. Ne isterler bu taraftarlar anlamiyorum. Frankfurt'un elindeki bu kadroyla daha iyisini yapmasini nasil bekliyorlar; anlamiyorum.

Karsruhe ile Bielefeld arasindaki mac ise düsmeme mücadelesi acisindan cok önemliydi. KSC bastan sona atak oynadi ama, futbol cok aci birsey, Bielefeld'in tek ataginda kalecilerinin hatasiyla kaybettiler. Tam da kaleci demisken, bu kaleciyi Mondragon'un yerine düsünyormus Kölnlü yöneticiler. Aman aman...

Keine Kommentare: