Biraz gecikerek de olsa hakkinda yazmaya basladigim Sike Sorusturmasiyla ilgili sanirim bu yazdigim dördüncü yaziyla fasili kapatacagim. Sanirim diyorum zira, simdilik kafamda yazacaklarimi toparladigimi düsünsem de kabaca ara ara ilerleyen donemlerde yeni seyleri eklemek ve biraz daha acikmak gerebilir.
Simdiye kadarki yazilarda sorusturmanin arkasinda ne yatiyor olabilecegini konustuk. Bu yazida ise daha cok sorusturma sonrasinda medyanin tavri ve bundan sonra bizi ne bekledigi uzerine tahminlerimin hakkinda yazacagim.
Ne demistik, biz bu sorusturmayi, alti muhtemelen cok da bos olmayan bir sike operasyonu paketiyle gizlenmis siyasi hareket olarak goruyoruz. Olay bir siyasi hareket ise sayet, bu sorusturma sonrasinda Fenerbahce karsisinda canhiras mücadele eden medya mensuplarinin da AKP ye angaje olmus isimler olmasi gerekmez mi? Evet, zaten Huseyin Gulerce, Mehmet Baransu filan gibi isimler tam da bu tanima ornek teskil edebilecek sahislar. Pekii Erman Toroglu ya da Ahmet Cakar; onlar da mi oyle?
Elbette degil. Iste bu sorusturmanin ortaya cikartigi ve aslinda tasidigi onca defoya ragmen sorgulanmasina en buyuk engel teskil eden sey bir gercek var: Gün bir donem Aziz Yildirim'in hismina ugramis, ondan korkmus veya cekmislerin intikam gunudur. Erman Toroglu, Ahmet Cakar su veya bu, tam da bu nedenle tartismamiz bir sekilde destekcigi olmuslardir bu operasyonun. Operasyonu yurutenlerin en buyuk sansi da zaten bu idi: Hedefteki isimlerin Fenerbahce ve Aziz Yildirim olmasi.
Medyadakilerin hepsi tabii sadece Aziz Yildiri'la olan gecmisteki hesaplarini kapatma telasindakiler degildi. Bir grupta var ki, zaten bunlar eskiden beri beni cok rahatsiz etmis ve bu blogta bunlardan zaman zaman bahsetmeye baslamistim. Daha cok sol gelenekten gelen, bunu da ozellikle vurgulamayi seven, ahlakcigili bayraklastiran ama bunu yaparken aslinda ahlaksizligin dibine surekli batan basindaki "biz guzel oyunun pesindeyiz"ciler. Tanil Bora nin da bunlarin arasina katilmis olmasi icin ise sadece buyuk uzuntu duydugumu soyleyebilirim.
Zaten kalitesi oldukca dusuk olan spor medyasinin bu seruvende de bunu bir kez daha sergiledigini gorduk. Yukarda bahsettigim, Aziz Yildirim'dan intikam almak isteyenler, Fenerbahce'ye dusmanlik etmek isteyenler, malum ahlakci cevre disinda kalanlardan duzgun, meseleyi sorgulayici, olayi derli toplu ele alici kimseyi gormedik. Ne mangalda kul birakmazgillerden Demirkol boyle bir sey yapti, ne de Ugur Meleke filan gibiler. Cunku gazetecilik acisindan bakildiginda bu olayin desifre edilecek, sorgulanacak elealinacak ve hakkinda konusulucak cok husus vardi, ama onlar basini kuma gommekten, hicbir sey soylememekten oteye gidemediler.
Bundan sonrasi icin de tahminim sudur: Ben sahsen bu sorusturma sonrasinda Aziz Yildirim'in tertimiz cikacagi, herhangi bir ceza ile karsilasmayacagi, butun bu olan bitenin ona yönelik büyük bir haksizlik olarak tescillenecegi (gercekte bu boyledir veya degil farketmez) yonunde en kucuk bir beklenti tasimiyorum, o yuzden de Fenerbahce'nin saga sola actigi davadan veya herhangi bir cabadan en kucuk bir umitlenme icine girmiyorum. Iddianame de kabul edilecektir, pesisira muhtemel cezalar da gecelektir. Bu nokta da ben turk adalet sistemine guveniyorum klisesini de hicbir sekilde kabullenmedigimi bagira bagira soylemek isterim. Bana kalirsa zaten, ne olacagi ve nasil sonuclanacagi ta basindan belli ama sadece isin kuralina uyduruldugu bir kurgu icindeyiz, supriz de bundan dolayi beklemek mantikli gozukmemekte.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen