Freitag, 25. Februar 2011

Hayal kırıklığının adı: FB Ülker


Basketboldan teknik anlamda futbol kadar anlamam. Zaten farkındasınızdır, futbolda da genelde maçları teknik yönden irdelemekten uzak duruyorum. Çünkü aynı şeyleri bir klişe çerçevesinde tekrar edip durmak zorunda kalıyorsunuz bir süre sonra.
Efendim Alex geriye az geldi, filanca ileriye destek vermediği için takım hücumda çoğalamadı, bekler ortasahanın birer parçası olamadılar... Bunları ne okuduğum yazılarda duymak istiyorum artık ne de kendim birşeyler söyleceksem sohbetimin içerisinde malzeme etmek... Hal böyleyken zaten teknik olarak hakkında fazla malumatım olmayan basketbol müsabakası üzerinde teknik analiz yönünden bu yazıda topa girmem sözkonusu olamaz...
Ben her zaman olduğu gibi duygularımdan bahsedeceğim. Kafamın anlamadığı, rasyonel bir temele oturtamadığım, anlamlandıramadığım soruları ortaya bırakıp çekileceğim geriye...
Fenerbahçe Ülker pekçok taraftar topluluğunun da nefret objesi olan baş belası Tanjevic'inden kurtulup yine o taraftar topluluğunun büyük aşkı Aydın Örs ve basketboldan anladığını iddia edenlerin övgüyle bahsettikleri bir koçla başladı sezona...
Diyorum ya ben meseleye uzağım; o yüzden eli kalem tutan ve bu konuda yazı yazan herkesin söylediklerini kayıtsız şartsız kabul ettim. Buna göre Spaja müthiş hocaydı, Ukiç inanılmaz bir transferdi, Lavrinoviç şöyleydi, beriki böyleydi... Fakat dünkü maçtan sonra şunu düşündüm: Anlaşılan benim basketbolda referans kabul ettiğim Fenerbahçeli basketbol severler, PcLion Fc adlı blogtaki arkadaş gibi. Onun Galatasaray'ın her gerçekleştirdiği transfer sonrası büyük bir heycanla ve pozitif düşüncelerle bezediği yorumlarının nerdeyse hemen hepsinin bir süre sonra birer boşluğa düşmesi gibi...

Ukiç... Dün kötü günündeydi de böyle oldu.. kabul etmiyorum. Daha evvel de çok önemli maçlarda benzeri 'saçmalıklarına şahit oldum.

Takım... Rakibi ne istiyorsa ona izin verdi. Belki zaten çok olası değil ama, rakibine kendilerinin onlara attığı farktan daha az bir sayıyla yenilmeye dahi gayret göstermediler. Demek ki takım olamamın tek sorumlusu 'manyak' Tanjeviç değil...

Koç... Takım helva gibi dağılırken hiçbir şey yapmadan izlemek ne anlama gelmektedir?
Elbette FB ülker'in bu sezon gösterdikleri takdire şayan. Ama herhalde öncekilere yapılan haksızlıkları da es geçmemek lazım. Başarıya ulaşılan yola kolay girilmiyor. O takımı yaratmak da kolay olmuyor.

Keine Kommentare: