Az evvel bloggerlarına laf ettik bu takımın taraftarlarından. Şimdi de medyadaki Fenerbahçeli olanlara öfkelenmek zamanı biraz....
İbrahim Seten, Ferudun Niğdelioğlu, Deniz Derinsu, Gürcan Bilgiç, Rıdvan Dilmen, Mehmet Demirkol filan falan... Bunların hepsi Fenerbahçeli olduğunu söylüyor. Rıdvan dışında hiçbirinden emin değilim. O bir tarafa. Aynı şekilde Rıdvan'ı Daum antipatisini görmezden gelirsek bu grubun dışına atabiliriz.
Diğerlerine gelirsek; sorarım siz bunlardan bir gün olsun bu takımla ilgili olumlu yazılar, övgüye değer hususlara dikkat çekmeler filan gördünüz mü? Şimdi hepsinin kahramını Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ve Daum ne zaman lanet bir şey varsa o zaman yazı konusu bunların. Yalanlandıkları vakit de, 'ee tabii yalanlayacaklar, yoksa başkan onların canını okur' diyerek oyuncuların ağızlarından yazdıkları her saçmalığa da bir şekilde kılıf bulabiliyorlar.
Ama bunların karşısında bazı yazarlardan Fenerbahçe ile ilgili güzel şeyler okuyabiliyoruz. Örneğin Ercan Güven'in bugünkü yazısı. Bu husus, aslında yeni değil. Ama birgün olsun bunlardan Ercan Güven'den çok önceleri haberdar olduğuna emin olduğum Fenerbahçe muhabirleri ve onların müdürleri bahsetme gereği görmediler; neden? Onların ilgi alanında daha çok takımdan ayrılan Edu gibi Carlos gibi adamların ağzından takımlarını ve başkanını kötüleyen tek taraftlı haberler yapmak var. Nasılsa bunları sorgusuz sualsiz kabul edecek ve lanet olsun bu yönetime diyecek yığınla Fenerbahçe taraftarı da var. Onlara göre zaten Fenerbaçe yönetimi her zaman haksız, takımda forma giyen oyuncular ise mutlaka haklı. Neye göre; belli değil. Ibrahim Kutluay da tarşılılmaz ve kusursuzdu takımdan ayrılırken ve onu gönderen Başkan aşağılık bir dikdatörün tekiydi, Edu'nun sakatlık nedeniyle gönderilmesinde de Edu tamamiyle mağdur olmuştu... Aurelio'da da, Semih'te de suçlu olan tek taraf vardı...
Neyse, Fenerbahçe'ya hakkını teslim eden bir isim daha vardı medyada. Benim Kaan Koç'a karşı davranışlarından dolayı hakkında çok ağır şeyler yazdığım Atilla Gökçe. Gökçe de bundan haftalar önce Türkiye'nin Euro 2016 adaylığı için gelen heyet için düzenlenen yat gezisine, davet edildikleri halde sudan sebepler bildirerek katılmayan Rijkaard, Şenol Güneş, Sağlam ve Denizli'ye karşı; verdiği sözü tutan ve daveti kabul edip orda az da olsa adaylık sürecine katkı sağlayan Daum'u övmüştü. Atilla Gökçe olmasaydı, biz Demirkol'dan, ahlak kumkuması Radikal yazarlarından, Gürcan Bilgiç'ten bunları öğrenemeyecektik...
Teşekkürler Atilla Gökçe, teşekkürler Ercan Güven... Güzel oyunun peşinde olmak, kuru boş Rijkaard hayranlığı ve Daum düşmanlığı ile olmuyor maalesef...
İbrahim Seten, Ferudun Niğdelioğlu, Deniz Derinsu, Gürcan Bilgiç, Rıdvan Dilmen, Mehmet Demirkol filan falan... Bunların hepsi Fenerbahçeli olduğunu söylüyor. Rıdvan dışında hiçbirinden emin değilim. O bir tarafa. Aynı şekilde Rıdvan'ı Daum antipatisini görmezden gelirsek bu grubun dışına atabiliriz.
Diğerlerine gelirsek; sorarım siz bunlardan bir gün olsun bu takımla ilgili olumlu yazılar, övgüye değer hususlara dikkat çekmeler filan gördünüz mü? Şimdi hepsinin kahramını Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ve Daum ne zaman lanet bir şey varsa o zaman yazı konusu bunların. Yalanlandıkları vakit de, 'ee tabii yalanlayacaklar, yoksa başkan onların canını okur' diyerek oyuncuların ağızlarından yazdıkları her saçmalığa da bir şekilde kılıf bulabiliyorlar.
Ama bunların karşısında bazı yazarlardan Fenerbahçe ile ilgili güzel şeyler okuyabiliyoruz. Örneğin Ercan Güven'in bugünkü yazısı. Bu husus, aslında yeni değil. Ama birgün olsun bunlardan Ercan Güven'den çok önceleri haberdar olduğuna emin olduğum Fenerbahçe muhabirleri ve onların müdürleri bahsetme gereği görmediler; neden? Onların ilgi alanında daha çok takımdan ayrılan Edu gibi Carlos gibi adamların ağzından takımlarını ve başkanını kötüleyen tek taraftlı haberler yapmak var. Nasılsa bunları sorgusuz sualsiz kabul edecek ve lanet olsun bu yönetime diyecek yığınla Fenerbahçe taraftarı da var. Onlara göre zaten Fenerbaçe yönetimi her zaman haksız, takımda forma giyen oyuncular ise mutlaka haklı. Neye göre; belli değil. Ibrahim Kutluay da tarşılılmaz ve kusursuzdu takımdan ayrılırken ve onu gönderen Başkan aşağılık bir dikdatörün tekiydi, Edu'nun sakatlık nedeniyle gönderilmesinde de Edu tamamiyle mağdur olmuştu... Aurelio'da da, Semih'te de suçlu olan tek taraf vardı...
Neyse, Fenerbahçe'ya hakkını teslim eden bir isim daha vardı medyada. Benim Kaan Koç'a karşı davranışlarından dolayı hakkında çok ağır şeyler yazdığım Atilla Gökçe. Gökçe de bundan haftalar önce Türkiye'nin Euro 2016 adaylığı için gelen heyet için düzenlenen yat gezisine, davet edildikleri halde sudan sebepler bildirerek katılmayan Rijkaard, Şenol Güneş, Sağlam ve Denizli'ye karşı; verdiği sözü tutan ve daveti kabul edip orda az da olsa adaylık sürecine katkı sağlayan Daum'u övmüştü. Atilla Gökçe olmasaydı, biz Demirkol'dan, ahlak kumkuması Radikal yazarlarından, Gürcan Bilgiç'ten bunları öğrenemeyecektik...
Teşekkürler Atilla Gökçe, teşekkürler Ercan Güven... Güzel oyunun peşinde olmak, kuru boş Rijkaard hayranlığı ve Daum düşmanlığı ile olmuyor maalesef...