Dienstag, 13. April 2010

Spor Servisi'ne eleştiri

NTVSpor'un Spor Servisi programı genel itibariyle beğendiğim, takip ettiğim bir programdır. Zaman zaman programın asli unsurlarından olan Demirkol'u eleştiririm ama o da daha çok onun özelinde olur, programla ilintili değil. Bu onun programda söyledikleriyle alakalı olsa da. Neyse. Buna rağmen Demirkol benim dikkate değer bulduğum söylediklerine kulak kabartığım bir insan olmaya devam eder her zaman. İbrahim Altınsay, Asena Özkan (bu noktada Rehavet'in Papazın Çayırı'ında yazdığı arşivlik yazıyı tavsiye ederim), Semih Gümüş gibi suret-i haktan görünüp örtülü ve sinsi bir taraftarlık yapmaz. Gerçi Galatasaray taraftarlarının bir kısmı, onu zamanında sinsilikle itham etmişlerdi, ama aynı kişiler programlarında kendilerinin blog yazılarına ve fotoğraflarına yer vermesiyle birden bire 'sinsi Demirkol'dan, sevgili Demirkol' mertebesine yükseltmişlerdi.

Demirkol'a mukabil, Fuat Akdağ, çok daha akli selim ve sempatik bir adam gelmiştir bana. Demirkol'da zaman zaman yakaladığım samimiyetsizlik ve geri dönüşleri onda bariz olarak hissetmedim hiç. Örneğin Demirkol Aragones geldiğinde yazdıklarıyla bugün herkesin öve öve bitiremedeği yazısında bahsettikleri arasında ciddi anlamda çelişkidedir. Yine bir yazısında Deivid'in çizgiyi geçtiği halde gol sayılmayan şutu için bunun gol olduğunu görmek için çizgi hakemine bile gerek yok derken; o günlerde katıldığı bir tv programında hakemin göremediğni, göremeyebileceğini filan söylemiştir.

Esas derdim Spor Servisi idi değil mi; ona dönelim yeniden. Efendim, dikkat ediyorum, programda ciddi manada bir Galatasaray haberi yoğunluğu var. Dünkğ yoğunluğu da bir gün öncesinde Galatasaray'ın maçının oynanmış olmasıyla açıklayalım; pekii bugün nedir Allah aşkına. Bu son günlerde Galatasaray'ın içinde bulundğu durumla ilintili olabilir mi; bilmiyorum. Galatasaray ile verilen haberlerin dişe dokunur şeyler olması sözkonusu olsa yine itirazım olmayacak yoğunluğuna bu kadar. 11:35'de başlayan programda bugün 12:05 e kadar sadece Galatasaray haberlerine yer verildi ve bunların çoğunluğu yine dünde çokça işlenen protestolar, Jo nun bu konuda saha içinde Franco ile ne konuştuğu gibi lüzumsuz ve büyük olasılıkla gerçekle ilişkisi olmayan şeyler. Fenerbahçe ile ilgili bir tek Daum2un iki yıl daha kalmak istediğni söyleyen göstermelik bir haber. Beşiktaşla ilgili de yine çok az sayıda haber. Ve sonra bloglarda yer alan aptal resimler.

Bu mudur yani?

Eli yüzü düzgün tek spor kanalındaki üstelik hiç fena sayılmayacak bir fikirden ortaya çıkan bu programın içeriği bu kadar basit mi olmak zorunda. Kulüplerden haber alamadıkları için masa başında gazete doldurabilmek adına haber uydurananların haberlerine yer vermek midir işin esası? Halbuki futbol üzerine yetkin sözsöylebielcek iki isimden bahsediyoruz. O kadar uzun yapmalarına da gerek yok. Kısa tutsunlar ama Jo'nun Leo Franco'ya kime bu tepkiler diye sormaları okunmasın ekrana ve bunun üzerine konuşulmasın. Arda'nın sezon sonunda bırakma ihtimali ile ilgili her haber okunmasın bir tanesi okunsun yeter. Üzerine de yorum yapılsın. Çok uzağa gitmeye gerek yok aslında, kardeş kalan NTV'deki Yazı İşleri programı örnek alınabilir bu hususta.

7 Kommentare:

Anonym hat gesagt…

Programın iki editörünün gs tribünlerinden gelme holiganlar olmasının büyük etkisi var. Bloglardan resim seçimini bile genelde kendi gs çevrelerinin reklamını yapmak için kullanıyorlar. Demirkol'un A.Yıldırım ve Daum nefretini bilmeyen yok zaten. Genelde de gs tribünlerine oynama çabasında. "sevgili Demirkol" mertebesine bu nefret sayesinde geldi. Medyada objektif olmanın ön koşulunun Fenerbahçe'yi her halukarda eleştirmek olduğunu iyi bilir kendisi.

Redvidigal hat gesagt…

Bence biraz Demirkol ve Fuat Akdağ'ın Fenerli olduklarının bilinmesinden dolayı bakın biz tarafsısız deme çabası içerisindeler.O yüzden biraz Fenerbahçe'den uzak duruyorlar.Ayrıca Fenerbahçe'nin krizde olduğu dönemde uzun uzun Fenerbahçe konuşuluyordu.

Anonym hat gesagt…

Fuat Akdağ Fenerbahçeli değil, sallamayalım lütfen. Bir de bu tarafsızlık mevzusu fbli yorumcular için mi geçerli oluyor yalnızca, hıncalların şükürlerin tarafsız yorum yaptığını görmedim, kimse bunlardan objektif olmalarını beklemiyor mu?

Redvidigal hat gesagt…

Hangi takımlı peki,ben fenerbahçeli biliyordum da?

Anonym hat gesagt…

Araştırdım,Fuat Akdağ Fenerli değilmiş,şahsen üzüldüm.Bu araştırmamda Uğur Meleke'nin Fenerbahçeli olduğunu okudum acaba doğru mu?

Bolat hat gesagt…

Fuat Akdağ Fenerbahçeli değil benim bildiğim kadarıyla da... Uğur Meleke'yi ise hiç bilmiyorum.

Lakin bu medyayı biraz yakından takip edenler spor yazarlarının hangi takımı tutuyor olmasının bize çok fazla şey ifade etmediğni bilirler...

Örneğin Ferudun Niğdelioğlu, Deniz Derinsu, İbrahim Seten, Kemal Belgin gibi adamların yönetim ve başkanla olan kişisel problemlerinden ötürü alenen Fenerbahçe2ye zarar verici işler yaptıklarını biliyoruz. Çıkar ilişkileri, para, edo çekişmesi vs derken aslında takım sevgisi ve takımdaşlığın bu insanlarda görmek mümkün değil.

Mehmet Demirkol ise benim içim tam bir muamma. Kendisi ne kadar Fenerbahçeliyim desede sanıyorum liseli yıllarının verdiği ve ordan kalan ilişkileriniin sağladığı bir Galatasaraylılık hissi sanıyorum her zaman taşıyor. Örneğin bu sezon Galatasarayı o takip ediyor milliyet gazetesinde.

Adnan Polat, Adnan Öztürk çekişmesinde açıktan pozisyon alıyor ve Adnan Polat'ı takip ediyor filan... Siz hiçbir köklü Fenerbahçelinin Galatasaray kongresini takip ettiğni gördünüz mü? Bizimki takip ediyor işte...

Ayrıca Daum2u sevmemsi filan tamam ama, bu adam Denizli'den bu yana takip ederim o günden bu yana gelen hiç mi bir Fenerbahçe teknik direktörünü sevmez?

Sezon başında Rijkaard'a gösterdiği muhabbeti örneğin neden Zico'ya karşı göstermemiştir?

Anonym hat gesagt…

Demirkol bir keresinde g.birliğine sempati duyduğunu söylemişti, başka bir zamanda da artık takım tutmadığını söylemişti. Nabza göre şerbet vermeyi sever. Ama çevresi (özelikle liseden çevresi) bayağı etkili onun üzerinde.

Akdağ ile ilgili böyle bir şey var alakalıdır belki: http://goo.gl/IK9s