Freitag, 19. März 2010

Karıştırarak

Yazmak istediğim şeyler dolaşıyor zihnimde ama bölük pörçük... O yüzden şöyle karıştırarak hepsini bir yazı altına toplamakta zarar yok herhalde...

Fenerbaçe kötü yönetiliyor:
Takımın içinde bulunduğumuz sezon anı itibariyle ligteki konumu ve ortaya koyduğu futbol okları yeniden yönetime doğru çevirdi... Bu anlaşılablir bir durum. Aziz yıldırım'ın 12 yıllık başkanlık döneminde Galatasaray'ın 7. defa şampiyonluğa yaklaşması, Fenerbaçe'nin ise bu süre zarfında ancak 4 defa şampiyon olabilmiş olması bu inançları güçlendiriyor. Ben bu konuda daha farklı düşünüyorum elbette ama bunlar genel inanışı değiştirmeyecek şeyler.

Fenerhçe'nin kadrosu yetersiz:
Bu da yine içinde bulundğumuz dönem itibariyle çokca dillendirilmekte... Kimse szon başında böyle demiyordu ya da çoğunluk... Öte yandan takım sekizde sekiz yaparken de bunu söylemiyordu. Döve Döve şampiyonuz bu sezon diyenler, Santos, Cristian için sezon başında methıyel düzenler şimdi bu adamlardan ve takımdaki diğer yerli isimlerden dolayi kadronunyetersizliğine inanabiliyor. Zaman zaman ben de öyle düsşünüyorum itiraf edeyim. Ama öbür taraftan Fenerbahçe'de beğenilmeyen Selçuk'tan bile bir vites gerideki Hüseyin ile Bursaspor şu an Fenerbahçe'nin önünde. Ozan İpek, Volkan Şen gelse bizim takıma Ali Bilgin'den hiç de farkları kalmaz herhalde. Beşiktaş'ın da kadrosu her durumda Fenerbahçe'den daha geride ama ligte şu anda öndeler... Galatasaray'ın sonuca direk etki edebilecek yıldız oyuncuları fazlaysa da genel donanım anlamında Fenerbaçe bence daha ıyı dızayn edilmiş bir kadro ama işte onlar da bizden yukarda... Yani galiba kadro yetersiz derken biraz hatalı düşünüyoruz.

Spor Servisi:
Kim artık gelir ve Mehmet Demirkol'un Fenerbahçeli olduğunu söylerse ona 'yürü kalk git şurdan' diyeceğim. Trinünden düşerek hayati tehlike yaşayan bir insan olduğu halde ortada hala 'derbi seyircili oynanmalıdır bıdı bıdı' demekten öteye gidemeyen ve net bir duruş alamayan isim sürekli bahsettiği Galatasaray lisesi anılarının ve her defasında gururla sahip olduğunu söylediği o dönemden Galatasaraylı dostlarının etkisinde çokca kalmakta belli ki... 'Ortada hayati tehlike yaşayan bir insan varken bunları tartışıyorsak bırakalım biz bu işi' gibilerinden takındığı sahte mi sahte moralist yaklaşım ise midemi bulandırdı sadece...

Neyse bu türkçe klavey yine ısdırap dolu bir yazı süresi yaşattı bana... Kalanına sonra devam edelim arkadaşlar...

Keine Kommentare: