Mittwoch, 6. Januar 2010

Semih Sentürk meselesi


Semih Sentürk meselesiyle ilgili biraz gectiktim; farkindayim... Son günlerde konulara hep gecikmeli daliyorum zaten. Biraz bayatlamis oluyor haliye, kusura bakmasin okurlar... Bayat da olsa arsivde bu konuyla ilgili yazim mutlaka bulunmali diye düsündügümden konuyu büsbütün esgecmek istemedim.

Semih'in hikâyesi malum. Yönetim sözlesmesindeki obsiyonu kullanip Semih'in mukavelesini uzatiyor. Semih ise bu durumdan haberi olmadigi icin kiyameti kopartiyor ve takimini Federasyona sikâyet ediyor... Bunun üzerine ipler kopuyor ve taraftarlar arasinda da siddetli yarilmalar olusuyor...

Konuyla ilgili biraz bilgi edinmeye calistim. Ve ortaya söyle bir resim cikti: Fenerbahce yönetiminin hukiki olarak böyle bir hakki var. Semih, bu obsiyonlu sözlesmeye iki sezon evvel imza atarken, ayni zamanda yönetime bu hakki tanimis. Burda akillara su soru geliyor hemen. Yönetimin böyle bir hakki olmasina ragmen, Semih ile oturup bunu yeniden konusmasi ve onun fikirlerini sormasi gerekmez miydi?

Bu konuda Aziz Yildirim'a kulübü ciftligi gibi yönettigi icin elestiriler var. Halbuki yönetim, kendisine tebligat ulastirildigini ve bunu inkar etmeye devam ederse yaptirim uygulamak zorunda kalacaklarini söylüyor. Yani Semih 'benim haberim olmadan uzatildi' demekte ne kadar halki; belli degil. Öbür taraftan Semih'in 'biz sözlesmeyi uzatiyoruz, ama sen ne diyorsun, istiyor musun burda kalmayi' gibilerinden bir soruyla veya ilgiyle muhatab olmadigi anlasiliyor. Profesyonel olarak bakildiginda böyle bir seyin gereksiz oldugu düsünülebilir, hukiki olarak da zaten bir mecburiyeti yok. Ama isin bu iki olgu disinda bir de "his" boyutu var. Semih Fenerbahce'nin altyapisindan yetismis, simdiye kadar hep yedek kalmasina ve performansi kendisinden daha düsük oyunculara dahi tercih edilememesine razi gelmis bir isim. Bir sembol olabilir. Bu baglamda haliyle, Lugano'ya veya Aurelio'ya yapilan muamelenin ona yapilmamasi gerektigi iddia edilebilir. Ben de bu görüse yakinim. Lakin burda sunun da altini cizmekte fayda var: Henüz bilmiyoruz yönetimin böyle bir iletisim kanali arayip aramadigini, belki de aradi ama Semih'ten cevap gelmedi. Onlar da tek tarafli olarak sözlesmeyi uzatti ve bunu tebligatla bildirdi. Belki de hikaye böyle gelisti. Ben durumun böyle olmadigi varsayimindan hareketle yönetimi elestiriyorum...

Pekii Semih burda ne derece hakli veya hatali biraz da ona bakalim isterseniz! Ben Semih'in ta Zico döneminde, Kezman'in arkasinda kaldigi anlardan itibaren gitmesini istemisimdir... Su anda da farkli bir sey düsünmüyorum yani. Bunu yaparken Semih, böyle bir yol mu izlemeliydi; "birlik ve beraberlige özellikle ihtiyacimiz oldugu su günlerde" tarzi Fenerbahce'nin TFF ile bunca tartismasinin oldugu su dönemde Fenerbahce'yi sikayet etmek yakismadi elestirileri var malum. Dogrusunu isterseniz ben öyle düsünmüyorum. Her olay birbirinden bagimsiz elealinmali ve Semih'in su durumda veya baska durumda takimini TFF'ye sikayet etmesinin cok farkli olmayacagina inaniyorum. Üstelik sikayet etmesini temel anlamda hicbir sekilde sorunlu bulmuyorum; esas soru bu sikayetinde ne derece hakli, o!

Eldeki veriler hakli olmadigi söylüyor, yukarda da belirtigim gibi. Pekii o bunun farkinda degil mi; bence pek ala farkinda. Yapmak istedigi de burda netlik kazaniyor zaten. Semih'in takim icindeki performansini, yani bu sezonkini, hepimiz biliyoruz. Sahada yürüyecek ne hali var ne de niyeti. Bu da onun aslinda gitmeyi kafaya koydugunu göstermekte. O yüzden de büyük olasilikla 2 sezon önceki o obsiyona imza atmis olmasindan dolayi muhtemelen pisman. Lakin hakuki olarak da yapabilecegi pek birsey yok görünüste. O da stratejik bir yol izliyoruz ve takimiyla savasa girip, kopusunu hizlandirmaya calisiyor. Zira hukiki anlamda haklar Fenerbahce'den yana da olsa, Aurelio olayi gösterdi ki, bu obsiyon isinde ciddi manada bosluklar var. Fenerbahce bu obsiyona yurtdisinda islerlik kazandiramadigi gibi, yurticinden de yine Aurelio olayinda görüldügü üzre oyuncuya verilen ceza bozdurulabilmekte. Aurelio meselesinin emsal teskil ettigi bir durumda Semih'in de tek cikar yolunun, bu oldugu acik. O da bunu kullanma gayreti icinde.

Tam da bu noktada son bölüm icin düsündügüm, bu olayla ilgili Fenerbahceli taraftlar arasinda süregiden polemiklere yaziyi baglayabilirim saniyorum. Pekcok konuda oldugu gibi bu konuda da Fenerbahce taraftarlari büyük bir yarilma icerisine girdi. Semih'e lanet kusanlar ile Semih'in Fenerbahcelilige laf söyletmen, esas suclu beceriksiz yönetimdir diyenler seklinde iki ana hat olustu diyebiliriz...

Ben tarafimi hemen söyleyeyim, Semih'e lanet okumamakla ve bir profesyonel olarak onun gitmeye hakki olduguna inanmakla birlikte takindigi tavrin genel itibariyle yanlis oldugu kanaatindeyim. Ama ona lanet okuyanlara, Fenerbahce'ye bunu yapmamaliydi diyenlere de cok fazla sözüm yok. Ben olaya böyle bakmiyorum ama cok iyi biliyoruz ki futbol dünyasinda ayaginda giyecek ayakkabisi olmadigi halde kendisine ayakkabi almaktansa maca bilet almayi tercih edenler var. Takimi yenilince sinir krizine gecenler. Sampiyonluk kaybedilince evden disari cikmayanlar, günlerce... Dünyaya küsenler vs. Bu tip taraftarlarin, Semih'e karsi kizginlik duymasi ve onu sucmalasi cok normal...

Öbür taraftan 'Semih'in Fenerbahcelilige laf söyletmen, esas onu simdi kitlelerin önüne atan ve yönetim becerisi göstermekten aciz baskan ve ekibi suclanmalidir' diyenleri ise hicbir sekilde anlamamaktayim...

Cünkü gördügüm kadariyla bu insanlar söyle bakiyor olaya. Semih'i simdi elestirenler ve onun Fenerbahceliligini sorgulayanlar, daha düne kadar Fener'e küfrederken, simdi Fenerbahce formasini giyen Emre, Topuz ve gecmiste bu formayi giymis Tümer'e sahip cikiyorlardi diyorlar... Bu cok büyük bir genelleme ve bence temelsiz bir homojenlestirme. Benim izlenim Fenerbahce'de büyük bir kitlenin bu isimleri kabullenmekte hala sikinti cektigi ve cok sevmedigi yönünde. Benimseyenler ve coktan sevmeye baslayanlar var midir; mutlaka vardir. Pekii bunlar ayni zamanda simdi Semih'i sucluyorlar midir; bilmiyoruz, öyle olan da vardir, ama Semih'i hakli bulanlar da vardir mutlaka. Neticede bununla ilgili bir kaniya varabilmek icin istatistiki bir arastirma yapmak lazim.

Örnegin beni ele alalim. Yukardaki isimleri alirken Fenerbahce cok huzursuzluk duydum. Özellikle de Tümer ve Emre'yi... Ama su anda Semih'i de haksiz bulmaktayim... E demek ki, simdi Semih'in Fenerbahceliligini sorgulayanlar (ben onun Fenerbahceliligini sorgulamiyorum gerci ama pozisyon olara berikilerden daha yakinim oraya) Emre ve Topuz'u da kolayca kabullenebiliyorlar elestirisi cok yerinde degil...

Bir de tabii söylemeden gecmemek lazim: bu gruptaki taraftlar anladigim kadariyla yönetimin kendisiyle ters düsen oyuncuyu bilinci olarak taraftar gözünde kötü gösterme gayreti güttügünü düsünüyorlar. Bu konuda bilirlerini organize ediyor ve bu oyunculari kötülemek icin manipülasyon yapiyorlar seklinde iddiada bulunuyorlar... Dogru mu bunlar, bilmiyorum, cok vahim bir durum oldugu acik.

Ben kesin bilgim olmadigi durumlarda mesafeli ve süpheli olma taraftariyim ama, birileri bunu cok ciddi bir sekilde iddia ediyor ve gecmiste de yapmadiklari sey degil diyerek kesin konusuyorsa, bir duralim derim.

Ölye oldugunu kabul ettigim andan itibaren de sorun hallolmuyor ama yine de benim zihnimde, cünkü ben taraftarin taraftarligina ve yüregine güvenirim. Bugün birileri Semih'e nefret kusuyorsa bu onlarin taraftarlik aldigi öyle oldugu icindir derim ve temelinde yatan dinamikleri de yukarda yazmaya calistigim gibi anlamaya calisirim, bu kitlelerin yönetimin manipülasyonuna ugramis kisiler olarak görmek ise hic itibar edecegim bir durum degildir.

Keine Kommentare: