Sonntag, 13. September 2009

Irzina gecilen bir eser: Hanimin Ciftligi


Kanal D'nin yeni dizisi Hanimin Ciftligi, ilgilenenlerin ve edebiyat severlerin bildigi gibi bir Orhan Kemal eserinden uyarlanma. Orhan Kemal'in olabildigince duru, berrak ve leziz edebili dili sayesinde belki hicbir tanesi bir bas yapit olmayan eserleri sayesinde, Cukuroava insaninin ve oralarin essiz dogasinin icerisinde güzel bir zihinsel gezinti yapabiliyor ve hos bir tat ile uzaklasiyorsunuz yine oralardan.

Bu eser daha evvel TRT'de de dizilestirilmisti. O yüzden evimde Kanal D olmamasina ragmen merak etmekteydim ben de sahsen bu diziyi. Internetten edindim ve izledim. Sonuc, tam bir hayal kirikligi ve öfkeydi. Zira bu güzelim eserin irzina gecilmisti adeta. Orhan Kemal'in diger eserlerinde de oldugu gibi bu eserlerinde de, yukarda da söyledigim gibi, özellikle köy hayatini veya hikayelerin gectigi cografyalari taniyanlarin farkina vardigi en önemli nokta, yalin gerceklilik. Yani olan bite olaylari heycanla takip ediyorsunuz ama hicbir tanesi sizi sasirtmiyor ve zihinizde egreti bir yerde durmuyor. Yani cikrik fabrikasinda isci olan iki genc oralarda ve o tarihlerde nasil haberlesir ve mesajlasirsa birbiriyle o sekilde mesajlasiyorlar kitaplarda da. Dizi de ise fabrika icinde bu nokta romana sadik kalininirken, yani kücük bir kiz cocugunun tasidigi pusulalarla bu iki sevgili haberlesirken nasil oluyorsa disarda sokak ortasinda kiz oglanin bisikletinin önüne binip gezebiliyor, ikide bir ortalik yerde öpüsebiliyorlar.

Güllü'nün babasi Kürt Cemsir kötü bir insan. Ama o kötülügünün yaninda kendisinin bir cocuk, bir masum tarafi oldugunu görüyorsunuz. Ayrica onun nasil öyle kötücül bir adama dönüsüsünün altini kitabinin girisinde güzel bir sekilde isliyor yazar. Berber Rasit'in onun üzerindeki etkiyi göstererek. Ama Kanal D'nin dizisinde bu Cemsir, kadraja ilk olarak hasta kocasiyla ev kirasini ödeyemeyen bir kadini evden atmak icin bögürüp duran bir canavar olarak giriyor. Evet tam bir canavar, gercek hayatta hicbir gercekligi olmayan tuhaf bir adama... Ayni zamanda kendisinin dört cocugu var ve yirmiye yakin cocugu. Cocuklarindan bazilarinin adini dahi bilmiyor ve ne yaptiklarindan haberdar degil. Dizi de ise o karilar yok olmus nedense?

Dizinin beni rahatsiz eden en büyük igrencligi ise, kitapta yigenine aldigi kiza dolanabilecek ve sonrasinda kendisine "avrat" yapabilecek kadar "irzina pis" Muzaffer Bey'in, dizide ahlakcilik yapilarak senaristlerin kicindan uydurdugu ölen bir eski ese benzeme klisesiyle Muzaffer'in Güllü'ye olan ilgisinin "mesru"lastirilmaya calisiliyor olmasi. Ve yine ayni sekilde kitabin bize anlattigi "kötü" toprak agasi Muzaffer, filmde iyi ve kaliteli bir is adamina evrilmise benziyor.

Mehmet Aslantug ve Özgü Namal ikilisinin de benim zihnimde yer etmis karakterleri resmetmek anlaminda cok yetersiz kaldigini söylemek isterim. Kitabi okuyan pekcoklari icin de aynisi gecerli saniyorum. Bütün bunlarin isiginda TRT'de yillar evel oynayan Hanimin Ciftligi'nin bunca sene sonra cekilmis yeni versiyonundan kat ve kat üstün oldugunu ve televizyonculugumuzun gecen yillarla korkunc derecede kötüye gittigini görüyoruz.

Keine Kommentare: