Sonntag, 30. August 2009

Fenerbahce-Manisaspor: 2-1; Ilk puan kaybi cok yakinda, izlemeye devam edin


Sion maci ile ilgili yazdigim yaziyi su cümlelerle baglamistim:

"...ilk maglubiyetin hatta belki de sok edici bir hezimetin cok uzaklarda olmadigini söylemek mümkün."

Bugün sayet bu öngörü gerceklige dönüsmemisse bu öncelikle 10 kisi kaldiktan sonra birden bire hirslanan ve korkunc bir mücadele ortaya koyan oyuncularin, arkasindan da hakemin sayesindedir... Ama bahsi gecen tehlikenin hala ensemizde oldugu gercegini degistirmez bu durum...

Yani lafin özü Fenerbahce her an tökezleyebilir; bundan eminiz. Tabii ki her takim her an puan kaybedebilir. Bu degil bahsedilen husus. Fenerbahce'de bu durumun zil cala cala gelmesi, kendisini hissettirmesi, anlatmak istedigim.

Dedigim gibi; önce Diyarbakir, arkasindan Sion, bugün de Manisaspor karsisinda oldugu gibi Fenerbahce ilerleyen günlerde de bir sekilde sahadan galip almayi basarabilir; ama bu durum var olan sorunlarin onarilmadigi müddetce varligini ortadan kaldirmayacaktir. Pekii nedir o sorunlar?

Üc karsilasmanin da ortak bir özelligi var, daha dogru bir ifadeyle üc rakibin: Oldukca agresif ve sert bir presle Fenerbahce'ye top yaptirmamaya calistilar...

Ve Fenerbahce bu direnc karsisinda oldukca büyük zorluklar yasadi. Diyarbakirspor karsisinda rakibinin kondisyon yetersizliginden istifade ederken ikinci yari bu prangalardan kurtulabilmisti. Sion karsisinda ise mazeret hazirdi; kadro yari yariya yedekti ve oyuncular genel anlamda isteksiz ve hevessizdiler...

Manisaspor karsisinda Fenerbahce as takimla yer almasina karsin Sion karsisindaki zorluklari aynen yasadi. Cünkü Manisaspor hem cok agresif ve sertti hem de ikinci yariya solugu kesilen bir Diyarbakirspor düzeyinde degildi...

Fenerbahce neden acmakta zorlaniyor bu takimlari? Bunun cevabi basit aslinda. Böyle takimlari acmak icin; ya oyunu kanatlara yikacak ve cizgiye inerek rakibin dengesini bozduktan sonra, ceza sahasinda yerden ve havadan etkili olan golcünüzle sonuca gideceksiniz ya da pozisyon yaratamiyorsaniz dahi uzaktan sutlarla veyahut duran top organizasyonlariyla rakibi acmaya calisacaksiniz...

- Fenerbahce topu kanatlara yikamadi; cünkü Santos da Kazim da rakipleri tarafindan bir hayli yogun bir sertlikle durduruldular. Gökhan Gönül'ün olmayisi daha da etkisizlestirdi Fenerbahce'nin kanadini. Carlos'tansa benim zaten bir ümidim ve beklentim yok; sizi bilmem.

- Fenerbahce duran top organizasyonlarinda da artik eskisi kadar basarili degil, cünkü yüksek toplara kafa vurabilen, bir Nobresi bir Lucianosu vs. yok Daum'un. Önder'i zaten biliyoruz; Lugano'ya da kimse iyi kafa vuruyor demez umarim.

- Fenerbahce cepheden sut da cekmiyor. Takimin iyi sutörleri olmasina ragmen nedendir anlamiyorum, nerdeyse paslasarak rakip kaleye kadar girecekler. Bu sadece bu macta degil, geride kalan bütün karsilasmalarda rastladigimiz bir olay.

Fenerbahce ile ilgili dikkatimi ceken bir baska husus da, takimin takim halinde hücumda veyahut savunmada yeterli düzeyde cogalamamasi.

Kazim ani bir kontra ataga cikiyor sagdan ve ileride birbirinden bir hayli uzakta duran Guiza ve Alex'ten baska kimse yok hücumda. Manisaspor ise en az 6 kisiyle kapanmis geride. Veyahut takim set hücumundayken top kaptirilmis ve bir anda Manisaspor kontra ataga cikiyor ve Fenerbahce'de en az 5 oyuncu ilerde kalakaliyor; geriye dönemiyor... Korkarim; Fenerbahce Daum'in gecen seferki Fenerbahce macerasinin ilk senesindeki gibi ortasahasiz 5 ileride 5 geride iki ayri takim halinde oynayacak...

Bunlar Fenerbahce'nin onarilmasi gereken takim arizalari. Bir de tabii oyuncu bazindan bireysel eksikleri var.

Önder; ona cok destek ciktim. Cikmamin nedeni cok iyi bir oyuncu olduguna inanmam degildi. Sadece Lugano ve Edu gibi siradan savunma oyuncularini dahi bu kadar yücelten Fenerbahce taraftarinin bu adama bu kadar yüklenmesinin haksizlik oldugunu düsünüyordum. Hala da öyle düsünüyorum o ayri; ama Allah askina o calimlar yenmez ki kardesim.

Emre; Fenerbahce icin su anda en önemli oyuncu, Gökhan ile birlikte... Ne Alex, ne de digerleri Emre kadar fark yaratabiliyor takimda. Ama bu kadar cirkef ve sevimsiz olunmaz ki yahu. Gecen hafta Diyarbakir karsisinda daha ilk yarida oyundan atilmasi gerekiyordu hakemin yüregi yetmedi, bu hafta ise kacinilmaz oldu. Emre'nin kisilik bozuklugu var. Bunda süphe yok. Fenerbahce'nin ona psikiatr bulmasi lazim.

Cristian; daha evvel de söyledim. Josico, Maldonado, Selcuk gibi adamlara alismis Fenerbahcelilerin gözüne isil isil geliyor olabilir. Bir de elbette pasaportunda Brezilya yazili olmasi cok önemli. Öyle tuhaf bir Fenerbahceli toplulugu var. Su Cristian bir kuzeyli olsaydi coktan yerin dibine sokmuslardi. Fenerbahce'nin bu seviyede bir oyuncu ihtiyaci yoktu. Bunun daha iyisi Aurelio bile bence yeterli degildi ki, onun da gerisinde bir Cristian'i begenmem mümkün degil. Hele hele böyle vasat bir isme 7 milyon verilmis olmasi benim canimi acitiyor.

Konuyu toparlarsak; kayipsiz ilerleyen ama yiginla eksiligi ile tatmin edilicilikten uzak bir Fenerbahce izledigimizi söyleyebiliriz. Bu dönemlerin kayipsiz gecilmesi önemli kuskusuz, son dakikalarda mac kopartmak ve reaksiyon gösterebilmek de arti hususlar Fenerbahce adina, ama bunlar asla yeterli degil.

3 Kommentare:

Fabio Luciano hat gesagt…

çok karamsarsın be abi:)

Bolat hat gesagt…

:)
Bazen geri dönüp kendimde bir Can Bartu huysuzlugu hissediyor gibiyim.

Ama Ismail olay, aslinda cok daha seyin farkinda olmaya basladikca elinde olanla tatmin olmamakla ilintili biraz da...

Umarim bunlar benim karamsirligim olarak kalir ve Fenerbahce sampiyonluga gider...

Anonym hat gesagt…

Sion maci ile ilgili yazdigim yaziyi su cümlelerle baglamistim:

"...ilk maglubiyetin hatta belki de sok edici bir hezimetin cok uzaklarda olmadigini söylemek mümkün."

diyerek başlamışsın yazıya.

Tutturamadığın başarısızlık senaryolarına da yeni yazılarında yer vermeni bekliyoruz.

İlk puan kaybı yakınmış, Bursa deplasmanından alınan 3 puan ite kakaymış, (Bursanın puan durumuna bakalım), sonumuz cok parlak degilmiş vs vs...

Başka hikaye yok mu?