Sonntag, 21. Dezember 2008

"Dan dun..."

Bir sey oldu Altan Tanrikulu'na. Az sayidaki iyi adamdan birisiydi, hala öyle hos.

Lakin son günlerde sacmaliyor gibi sanki.
Örnegin dünkü yazisinin son paragrafinda söyle demis Altan Tanrikulu :

"...Aragones'ten çok bahsetmek istemiyorum.. Eğer şampiyonluğa oynayan bir takım 6 haftadır gol atamayan bir rakip karşısında; üstelik 2-0 öndeyken bu kadar zorlanıyorsa bir sorun var demektir.. Bütün "pas" yapan, "adam geçen", "çabuk" oynayan adamlarınızı çıkarıp, "dan dun" oynayarak Konya'yı yenersiniz.. Yenersiniz de Kiev'de gol pozisyonuna bile giremezsiniz...."

Fenerbahce'nin bu seneki en büyük sikintisinin hücumda cogalmak ve gol pozisyonlarina girmek oldugu zaten biliniyor. Bu yeni birsey degil. O yüzden paragrafin ilk basinda söylediklerine itiraz da edemiyorum ama son kismi ne alla'seversen Altan Bey?

Bütün pas yapan, cabuk oynayan adamlari cikartip dan dun oynayan adamlari almak demek ne demek? "Dan dun" tuhafliginin haftanin birden fazla gününde cok büyük bir gazetenin hatiri sayilir bir kösesine sahip olan bir gazetecinin siginacagi, siginmasi gerektigi sözler oldugunu düsünmüyorum. Aksine bu lafi edebilmis olmasi onun, herhangi bir tasra kirathanesindeki futbol izleyicisinden farkli olmadigini gösterir bence.

Maci izledik. Degisiklikler su sekilde gerceklesti: Emre cikti, Deniz girdi. Deniz mi dan-dun oynayan bir oyuncu. Dan-dun oynamak ne demek hem? Emre ikinci yarinin basindan oyundan ciktigi ana kadar sahada yoktu adeta. Buna karsilik risk almak isteyen Konyaspor karsisinda deplasmanda öne gecmis ve 3 puana yakin olan ekibini kaza kursununa kurban gitmemesi icin oyundan düsen bu oyuncusunun yerine Deniz gibi orta sahayi saglamlastirabilecek bir oyuncuyu oyuna almasi kadar normal ne olabilir bir hocanin? Diger degisiklikle su sekildeydi: Ugur-Vederson. Herhalde, birazcik vicdan ve izan sahibi olan herkes kabul edecektir ki, Ugur bir virtüöz iken Vederson bir kazma degildir. Esasen teknik acidan seviye olarak birbirlerine yakindirlar. Ve yine Ugur oyundan cikarken hic de Altan Bey'in iddia ettigi gibi pas yapan, oyun kuran adam gecen vs oyuncu tipinden örnekler de sunmuyordu. Bir hayli kötü durumdaydi ve oyundan cikmasi kadar anlasilir bir sey yoktu. Son degisiklik de, Deivid-Ali Bilgin seklinde gerceklesti. Ali Bilgin ile Deivid kiyaslanamaz evet, ama yine unutmayalim ki Deivid de oyundan ciktigi sirada artik oyundan cok düsmüstü. Aragones de her zamanki gibi takiminin direncini güclü tutmak icin o dakikalarda degisikliklere gidiyor burda da gayet adaletli davraniyor. Deivid bu hafta Alex'ten de kötüydü o yüzden onu cikartti. Ama aksi de olabilirdi. Deivid cikinca yerine alabilecegi oyuncular icerisinde en iyisinin Ali Bilgin olmasi da saniyorum herhalde Aragones'in sucu degil...?

Altan Tarikulu bugünkü yazisinda benzeri bir tuhafliga imzasini atmis:

"...Denizli hucumu Bobo ve Holosko üzerine kurmali. Nobre'yi ikinc yarilarda kullanmali. Holosko ve Bobo'nun hem sürati hem adam eksiltme özellikleri hem de gol vuruslari Nobre'ye oranla daha iyi. Besiktas hücum hattini bu ikili üzerine kurarsa tekrar sampiyonlugun en güclü adayi olur...."

Bu kadar basit iste bu is. Mustafa Denizli neden bunu akil edemiyor bilmiyorum. Altan Tanrikulu cözmüs halbuki...

Keine Kommentare: