Donnerstag, 11. Dezember 2008

Cok sükür; izdirap bitti..!

Dün gece hic süphesiz bütün Fenerbahceliler gibi beni de kahreden bir mac oynandi, kizlari güzel bir dogu avrupa ülkesinde. Benim icin ise en güzeli, karsilasmanin hangi dakikasiydi hatirlamiyorum, Ali Bilgin oyuna girerken tabelada görünen "10" numara idi. Yani Alex'in cikmasi.

Maci izledigim kahvehanede benim disimda herkes bu degisikligi gördügünde homurdanmakla mesguldü. Alex cikartilir miydi vs...

Aslinda burda bir kulübün, ya da kendilerince bir cumhuriyetin zihniyetindeki arizalari görüyoruz. Fenerbahce her zaman icin mücadeleden, tam saha presten, alan savunmasindan, total futboldan; velhasil sistemden ziyade kendince yildiz oyunculara sirtini yaslayan bir takim oldu. Böyle bir kültürü var kulübün ve taraftarlarinin. Haliyle kulübün baskaninin da böyle bir futbol mentalitesine sahip olmasindan normal bir durum yok. O yüzdendir ki, Fenerbahce yillardir ihtiyaci olan oyunculari almaktan ziyade, yine kendince isim yapmis, marka degeri tasiyan, bos alan bulduklarinda sokak veya sirk futbolu enstantenelerini izleyiciye sergileyebilen oyunculara itibar etmistir.

Kezman'in nasil bir futbolcu oldugunun önemi yoktur. Özellikle Avrupa'da basarili olmak isteyen Fenerbahce statüsündeki bir takimin "o" maclarda tek santrafor oynama zorunlulugu günümüz futbolunda bir gercek iken yönetim, ya da diger ifadeyle baskan bu bahsi gecen santrafor mevkiisi icin uygun isim olarak Kezman'i görür. Zira o, aynen Fenerbahce Cumhuriyeti'nde egemen olan zihniyetteki gibi Kezman'in "adi"na tav olmustur. Ve bu senede yiginla parayi Fenerbahce tek basina ilerde oynayacak, topu saklayip ortasahadan hücumcularin ilerde cogalmasini saglayacak, gerekirse iki rakip defans oyuncusunu sirtina alip götürebilecek, hava toplarina mutlaka hakim bir isim transfer etmesi gerekirken, Ispanya Ligi'nin gol krali oldugu icin Guiza'yi almistir. Ispanya Ligi'nin gol krali olmasi yeterli bir referanstir bir futbolcunun iyi golcü oldugunu kanitlamak icin. Öyledir evet de o futbolcuyu gol krali yapan bir de takiminin oynadigi sistem vardir. Acaba ne kadar dikkat edilmistir buna? Anlasilan hic dikkat edilmemis. Zira Guiza, Fenerbahce'ye elbette cok faydali olabilir; ama ancak sistem degisikligi ile. Hemen yaninda yukarda özelliklerini anlatmaya calistigim bir santrafor ile.

Ve tabii ki Alex... Fenerbahce üzerinde hakim olan bu zihniyetin bu takima verdigi en büyük zarardir Alex. Kendisinin, özellikle Türkiye Ligi'ndeki zayif takimlar karsisinda yaptigi show bunlari görmek isteyen Fenerbahce taraftarini elbette cezbetmistir. O yüzden Alex sahada dolassa dahi cikartilmamalidir, bu zihniyete göre. Halbuki Alex sadece dünkü macta degil, Fenerbahce'ye geldiginden bu yana hicbir büyük macta cok büyük isler basaramamistir. Bu tür maclarda cok iyi oldugu durumlarda ise zaten Fenerbahce takim olarak cok iyi olmustur. Yani o maclarda Ugur Boral'in dahi yildizlastigini görebiliriz. Alex ile ilgili en önemli sorun onun mutlak hakimiyeti. Fenerbahce takimindaki tuhaf iktidari. Hicbir zaman yedek olmayisi. Takima ne verdiginin tartisilmayisi. Hemen yani basindaki rakip oyuncuya pres yapmaya üsenirken, kendisinin hicbir durumda insiyatifi eline alip takimi sürükleyemeyisi.

Oysai o isler icin kullanilmasi gereken oyuncu tipi de cok farklidir elbette. Top saklayabilen oyuncu olmasi lazim; Alex bunu yapamaz. Driplinkle rakip saha icerisine harmanlayabilmesi lazim; Alex'in geldiginden bu yana driplinklerle oyuncu gectigini gören var mi? Uzaktan cok iyi sutlar atabilmesi lazim; Alex'in rakip cok iyi kapaniyorken, ceza sahasi disindan sert sutlarina sahit olan var mi?

Pekii ne var Alex'de. Cok iyi golcü. Gol pozisyonlarina cok iyi sokulabiliyor. Forvetteki arkadaslarini, ani ve isabetli ara paslarla cok iyi besleyebiliyor. Duran toplari, "freekick"ler haric cok iyi kullanabiliyor. Kornerleri de. Özellikle cez sahasi icerisinde yumsak bilekleriyle ve zekasiyla cok tehlikeli olabiliyor. Ama dünkü gibi bir macta hicbir ise yarayamiyor cünkü, Fenerbahce ceza sahasi icini birakin cevresine sokulamiyordu.

Dün ve bu sezon anadoludaki maclarda da ayni sekilde, Fenerbahce rakip sahaya gitmekte, ceza sahasina sokulmakta hep sikinti yasiyor. Kapanan rakipleri delemiyor. Cünkü ileri hücum hatti buna müsait degil. Guiza, daha cok bos alan buldugunda rakip savunmanin arkasina yaptigi öldürücü kosularla etkili. Yani daha cok kontra atak oynayan, oynamak durumunda olan takimlar icin. Alex ise, Fenerbahce rakibin ceza sahasina, basin olsun yerlesik olsun farketmez, girdigi andan itibaren öldürücü bir silah. Ama takimi oraya sokabilecek yeteneklerden mahrum Fenerbahce. Bunun icin savunmadan oyuncularindan itibaren, oyuncularin topu hücum bölgesine tasiyabilecek yetenklerde olmasi lazim.

Oysaki Fenerbahce'de maalesef Edu ve Lugano bu vasiflara cok fazla sahip degiller. Sol ve sagbekleri takimin bu durumlar icin yeterliyse de önlibero mevkisindeki iki oyuncusunun vasatin dahi altindaki yetenekleri takimin en büyük sikintisi. Ugur Boral'in istikrarsizligi takimi bu vasiflara sahip tek oyuncusu Deivid'e mahkum ediyor maalesef. O ise sakatliktan yeni cikmis bir oyuncu olarak ancak bu kadarini yapabilir.

Esasinda Fenerbahce'nin derdi burasi iste. Alex'in takimda olmasi degil aslinda, iktidarin, liderligin, hakimiyetin onun eline verilmesinde. Halbuki o bir Hagi degil. Vasiflari nedeniyle olamaz da. Alex'in Fenerbahce'deki konumu bu yüzden tartisilmaya degerdir, hatta Alex üzerinden bu Fenerbahceli zihniyeti....

Keine Kommentare: