Skor disinda hersey aslinda bir onceki postta da belirttigim gibiydi. Trabsonspor geriye cekildi. Kapandi. Alan daraltti. Topu Fenerbahce'ye birakti. Fenerbahce ise bu sezon pekcok macta oldugu gibi-yani evinde oynadigi- rakibi uzerinde baski kursa da, daha dogrusu kuruyormus gibi yapsa da, topa sahip olsa da, rakip ceza sahasi onune yigilsa da, tehlikeli alanda tehlikeli aksiyonlar yapmaktan yani ozetle uretken olmaktan yine cok uzakti.
Oyle ki, golun oldugu korner atisina yol acan Topuz'un caprazdan girip kaleye cektigi sut disinda Fenerbahce'nin etkili hicbir sutu, pasi, verkaci, susu beya busu yok. Bu sezon butun maclarda oldugu gibi yan toplarda yine etkisiz olsaydi Fenerbahce, sonuca gitmekten gercekten cok zorlanirdi.
Ikinci yari iki taraf da nisbeten daha canliydi. Trabzonspor 10 kisi kalana kadar da dengeli gidiyordu oyun. Ama o kart bir anda isleri degistirdi, sonuca etki edemese de... Cunku Fenerbahce'nin farka gidebilecegi gibi Trabzonspor'un 10 kisiyle beraberligi yakalayabilecegi bir ortan olustu sahada. Ista bu bolumde Fenerbahce'nin degerlendiremedigi pozisyonlar onlarin bu sezonde en az alti puan farkla lider olmamalarinin en buyuk nedeni. Ve devre arasinda duzeltilmezse korkarim kacabilecek olan bir sampiyonlugun en buyuk musebbibi olacaktir.
Uretkenlik konusundaki sikintilari bir kenara birakirsak, derli toplu futboluyla ve aldigi sonucla Fenerbahce tebrigi haketti. Su son iki karsilasmada elde edilen sonuclar ve kismen oynanan futbol benim iki hafta onceki Galatasaray macin sonrasi yasadigim uzuntuyu yeniden canlandirmakta.
Aykut Hoca'nin macin gidisatina etki edisini bu sezon ilk defa begendim. Sahaya surulen kadrodan (Cristian in yerine Selcuk ile baslanmasi disinda; ki bunu da anlayabiliyorum) tutun da oyuncu degisikliklerine, dakikasina ve saha icindeki kurgu rotasyonuna kadar hersey yerli yerindeydi.
Saniyorum karsilasmanin sekseninci dakikasiydi. Gokhan'in Alex'e bombos pozisyonda cikarttigi topa Alex'in vurusu, ki benzerini berabere biten Samsunspior macinda yasamistik, onun geldiginden bu yana acik ara en kotu sezonunu gecirdiginin somut ornegi.
Sonntag, 18. Dezember 2011
Mittwoch, 14. Dezember 2011
Trabzonspor maci öncesi
Tabii bu baslikla baslanmis bir yazinin normal sartlarda mactan birkac saat once yayinlanmasi gerekir. Ben de durumlar standart cercevelere cok fazla uymuyor; malum.
Gelelim derdimize...
Ekrana bakiyorum, televizyonun yani. Trabzonspor evinde Gencler karsisinda 2-1 maglup durumda. Ve karsilasmanin artik son anlari. Belki de yazi yayinlanana kadar sonlanmis dahi olacak. Bu da demektir ki Trabzonspor evinde aldigi agir Galatasaray maglubiyetinin uzerine yeni bir maglubiyet daha icsellestirmek zorunda kalacak.
Bu cok iyi bir durum degil. Trabzonspor'un bu aksam kazanmasini tercih ederdim. Trabzonspor'un bir maglubiyete daha tahammülü olamaz. Fenerbahce cephesinde ise söyle bir durum var: Onca sikintiya ragmen, hala ligin zirvesinde. Averaj dezavantajiyla geride. Olasi bir puan kaybi taraftari Galatasaray maci sonrasi daha bir uzecek ise de, takim icin cok önemli bir handikap dogurmayacak, puantaj acisindan.
Iste bu tarz mentel durumlar tartiya konuldugunda beraberlik daha önplana cikan bir sonuc gibi durmakta.
Gelgelelim isin teknik kismina. Iki takim da gecen sezondan cok sey kaybetti. Ama Fenerbahce takim ve oyun kalitesiyle bir tik önde durmakta. Trabzonspor'un asagi yukari ne yapacagini kestirebiliyoruz. Beraberligi oynamak istedikleri müddetce avantajlari var. Ziza sampiyonlar ligi karsilasmalari da göstermsitir ki, deplasmadaki yenilmeme denkelemi üzerine kurulu karsilasmalardan Trabzon su ya da bu sekilde istedigi sonucu alarak dönebilmekte. Yetersizlikleri daha cok, kazanmak durumda olduklari karsilasmalarda ortaya cikiyor.
Fenerbahce ise, son Bursaspor macinda adeta döktürmüs (ligin ve kendi standartlarinin cok üzerinde olmasini kasten) guzel bir sonuc almisti. Ama ayni Fenerbahce'nin ondan bir hafta önce Galatasaray karsisinda son yillarin en berbat "önemli mac" performansini ortaya koymustu. Yani aslinda Fenerbahce nin nasil cikacagini karsimiza bilemiyoruz.
Bursaspor karsisindaki gibi istekli olursa, rakibini zorlansa da yener. Ama, Galatasaray karsisindaki gibi bile olmasina gerek yok, bu sezonki performansinin ortalamasini sergilese galip gelmesi cok zor.
Sonuc olarak, benim öngürum maalesef, sonucun beraberlik olacagi yönunde. Ikinci bir tatli bir Bursaspor süprizi görecegimizi sanmiyorum. Maalesef.
Gelelim derdimize...
Ekrana bakiyorum, televizyonun yani. Trabzonspor evinde Gencler karsisinda 2-1 maglup durumda. Ve karsilasmanin artik son anlari. Belki de yazi yayinlanana kadar sonlanmis dahi olacak. Bu da demektir ki Trabzonspor evinde aldigi agir Galatasaray maglubiyetinin uzerine yeni bir maglubiyet daha icsellestirmek zorunda kalacak.
Bu cok iyi bir durum degil. Trabzonspor'un bu aksam kazanmasini tercih ederdim. Trabzonspor'un bir maglubiyete daha tahammülü olamaz. Fenerbahce cephesinde ise söyle bir durum var: Onca sikintiya ragmen, hala ligin zirvesinde. Averaj dezavantajiyla geride. Olasi bir puan kaybi taraftari Galatasaray maci sonrasi daha bir uzecek ise de, takim icin cok önemli bir handikap dogurmayacak, puantaj acisindan.
Iste bu tarz mentel durumlar tartiya konuldugunda beraberlik daha önplana cikan bir sonuc gibi durmakta.
Gelgelelim isin teknik kismina. Iki takim da gecen sezondan cok sey kaybetti. Ama Fenerbahce takim ve oyun kalitesiyle bir tik önde durmakta. Trabzonspor'un asagi yukari ne yapacagini kestirebiliyoruz. Beraberligi oynamak istedikleri müddetce avantajlari var. Ziza sampiyonlar ligi karsilasmalari da göstermsitir ki, deplasmadaki yenilmeme denkelemi üzerine kurulu karsilasmalardan Trabzon su ya da bu sekilde istedigi sonucu alarak dönebilmekte. Yetersizlikleri daha cok, kazanmak durumda olduklari karsilasmalarda ortaya cikiyor.
Fenerbahce ise, son Bursaspor macinda adeta döktürmüs (ligin ve kendi standartlarinin cok üzerinde olmasini kasten) guzel bir sonuc almisti. Ama ayni Fenerbahce'nin ondan bir hafta önce Galatasaray karsisinda son yillarin en berbat "önemli mac" performansini ortaya koymustu. Yani aslinda Fenerbahce nin nasil cikacagini karsimiza bilemiyoruz.
Bursaspor karsisindaki gibi istekli olursa, rakibini zorlansa da yener. Ama, Galatasaray karsisindaki gibi bile olmasina gerek yok, bu sezonki performansinin ortalamasini sergilese galip gelmesi cok zor.
Sonuc olarak, benim öngürum maalesef, sonucun beraberlik olacagi yönunde. Ikinci bir tatli bir Bursaspor süprizi görecegimizi sanmiyorum. Maalesef.
Montag, 12. Dezember 2011
Guzel Sonuc; Bursaspor-Fenerbahce: 0-2
Bursaspor... Gecen sezondan itibaren, artik bazi takimlar da benim icin en az bir Galatasaray kadar, düsman, antipatik, sevimsiz, her daim yenilmesi gerekendir... Bursaspor da bunlardan bir tanesi.
Bu anlamiyla bu karsilasma önemliydi. En azindan benim icin. Tabii sadece bu yuzden degil, baska baska nedenlerden dolayi da cok önemliydi...
Her ne kadar artik pek tadi tuzu kalmadiysa da, Bursaspor, Bursaspor dur. Zorlu bir deplasmandir. Diyelim, bir Ankaragücü, bir Karabüksporla karsilasmak gibi degildir. Bu yuzden de iste önemliydi bu karsilasma. Daha bitmedi. Bir neden daha var; bu karsilasmanin neden ehemminiyetli oldugunu imâ eden: Son dört-bes haftadir cok sert bir düsüs icinde olan ve gecen hafta en büyük rakibine ezilerek yenilmis Fenerbahce'nin bundan sonraki gidisatiyla ilgili fikir vermesi ve yol gösterici olmasi nedeniyle... Yani bu karsilasma bir dönus olabilecegi gibi, artik hic geri dönüsü olmayan bir girdabin icine giris de olabilirdi...
Iste bütün bu noktalarin isiginda, oyundan, olandan bitenden gayri, tek basina skor dahi cok önemli... Galip gelmis olmak...
Bunun kiymetini, o skor elde edilirken ortaya konulanlar ise daha da arttirdi...
Gelin isterseniz, ortaya konulanlara daha yakindan bakalim:
1. Volkan, Ömer Erdogan'in muhtesem kafa vurusunu kurtarisiyla, gecen haftaki performansin sadece bir "black out" oldugunu ve kaygi edilecek bir sey olmadigini anlattik.
2. Serdar Kesimal'in hic siritmayisi, onca mac eksigine ragmen, neredeyse hic pozisyon vermeden karsilasmayi tamamlayan Fenerbahce takim savunmasinda onun katkisi elbette önemli bir yer tuttu. Bu durumu görünce Aykut Hoca'nin gecen haftaki Bilica tercihine daha da cok kizdim.
3. Aykut Hoca da kendisine kizmis olacak ki, Bekir'in sakatliginda yedek kulübesinde hic stoper olmadan gelmisti Bursaspor'a... Bu normal sartlarda kabul edilemez bir hata gibi gorulebilecek bir durum iken, Bilica isminin özelligi nedeniyle, sevindirici bir hadiye evrilmis oldu.
4. Stoch... Bu sezon Alex filan bir kenara, sayet sampiyon olunursa bu en cok onun sayesinde olacak bence...
5. Semih, maalesef yine cok etkili olamadi. Ama en azindan goldeki sokulusu, ve zaman zaman yaptigi pas servisleriyle biraz kipirdanir gibi oldugu yonunde ümit verdi.
6. Takim bazinda ise, kendine güvenen, derli toplu futbol oynamaya calisan, gecen haftaki hezimeti atlatmisa benzeyen bir takim vardi saha da ve süphesiz bu cok önemliydi. Tabii hala cok eksik var. Ozellik hucum bölgesinde kisirlik ve cogalamama durumu, takimi adeta sadece Stoch'un meziyetli ayaklarina teslim etmis gibi duruyor. Alex'in bu aksam da devam eden formsuzlugu özellikle dikkat cekilmesi gereken bir husus bu aksamla ilgili.
Blica-Serdar olayindaki gibi, bu aksamki futbolu görünce Fenerbahce'nin Galatasaray karsisinda ortaya koydugu futbolun asab bozuculugu daha da artti maalesef.
Bu anlamiyla bu karsilasma önemliydi. En azindan benim icin. Tabii sadece bu yuzden degil, baska baska nedenlerden dolayi da cok önemliydi...
Her ne kadar artik pek tadi tuzu kalmadiysa da, Bursaspor, Bursaspor dur. Zorlu bir deplasmandir. Diyelim, bir Ankaragücü, bir Karabüksporla karsilasmak gibi degildir. Bu yuzden de iste önemliydi bu karsilasma. Daha bitmedi. Bir neden daha var; bu karsilasmanin neden ehemminiyetli oldugunu imâ eden: Son dört-bes haftadir cok sert bir düsüs icinde olan ve gecen hafta en büyük rakibine ezilerek yenilmis Fenerbahce'nin bundan sonraki gidisatiyla ilgili fikir vermesi ve yol gösterici olmasi nedeniyle... Yani bu karsilasma bir dönus olabilecegi gibi, artik hic geri dönüsü olmayan bir girdabin icine giris de olabilirdi...
Iste bütün bu noktalarin isiginda, oyundan, olandan bitenden gayri, tek basina skor dahi cok önemli... Galip gelmis olmak...
Bunun kiymetini, o skor elde edilirken ortaya konulanlar ise daha da arttirdi...
Gelin isterseniz, ortaya konulanlara daha yakindan bakalim:
1. Volkan, Ömer Erdogan'in muhtesem kafa vurusunu kurtarisiyla, gecen haftaki performansin sadece bir "black out" oldugunu ve kaygi edilecek bir sey olmadigini anlattik.
2. Serdar Kesimal'in hic siritmayisi, onca mac eksigine ragmen, neredeyse hic pozisyon vermeden karsilasmayi tamamlayan Fenerbahce takim savunmasinda onun katkisi elbette önemli bir yer tuttu. Bu durumu görünce Aykut Hoca'nin gecen haftaki Bilica tercihine daha da cok kizdim.
3. Aykut Hoca da kendisine kizmis olacak ki, Bekir'in sakatliginda yedek kulübesinde hic stoper olmadan gelmisti Bursaspor'a... Bu normal sartlarda kabul edilemez bir hata gibi gorulebilecek bir durum iken, Bilica isminin özelligi nedeniyle, sevindirici bir hadiye evrilmis oldu.
4. Stoch... Bu sezon Alex filan bir kenara, sayet sampiyon olunursa bu en cok onun sayesinde olacak bence...
5. Semih, maalesef yine cok etkili olamadi. Ama en azindan goldeki sokulusu, ve zaman zaman yaptigi pas servisleriyle biraz kipirdanir gibi oldugu yonunde ümit verdi.
6. Takim bazinda ise, kendine güvenen, derli toplu futbol oynamaya calisan, gecen haftaki hezimeti atlatmisa benzeyen bir takim vardi saha da ve süphesiz bu cok önemliydi. Tabii hala cok eksik var. Ozellik hucum bölgesinde kisirlik ve cogalamama durumu, takimi adeta sadece Stoch'un meziyetli ayaklarina teslim etmis gibi duruyor. Alex'in bu aksam da devam eden formsuzlugu özellikle dikkat cekilmesi gereken bir husus bu aksamla ilgili.
Blica-Serdar olayindaki gibi, bu aksamki futbolu görünce Fenerbahce'nin Galatasaray karsisinda ortaya koydugu futbolun asab bozuculugu daha da artti maalesef.
Samstag, 10. Dezember 2011
Haysiyetsiz basin
Normal sartlarda kolay kolay öfkelenen bir insan degilim. Am bizim futbol medyasindaki ahlaksizligi, utanmazligi gorunce cildiracak hale geliyorum.
http://www.blogger.com/img/blank.gif
Bugün Milliyet'te Emenike ile ilgili bir haber var. Haberda sampiyonlar ligine katilamayinca Rusya'nin Spartak Moskova takimina apar topar satilan Emenike... seklinde bir ifade var...
Pardon da bu Emenike, kendisine reva gorulenler ve basinin para sayarken goruntuleri var diye iftira kampanyasi baslatildigi icin gitmemis miydi burdan? Onun kaybinda en basta kendi mesuliyeti olanlar, simdi utanmadan hic alakalari yokmus bu iste gibi davraniyorlar.
Nasil sakin kalinabilir bu durumda, nasil aklini koruyabilir insan; bilmiyorum.
http://www.blogger.com/img/blank.gif
Bugün Milliyet'te Emenike ile ilgili bir haber var. Haberda sampiyonlar ligine katilamayinca Rusya'nin Spartak Moskova takimina apar topar satilan Emenike... seklinde bir ifade var...
Pardon da bu Emenike, kendisine reva gorulenler ve basinin para sayarken goruntuleri var diye iftira kampanyasi baslatildigi icin gitmemis miydi burdan? Onun kaybinda en basta kendi mesuliyeti olanlar, simdi utanmadan hic alakalari yokmus bu iste gibi davraniyorlar.
Nasil sakin kalinabilir bu durumda, nasil aklini koruyabilir insan; bilmiyorum.
Iddianame üzerine bir cift laf!
Iddianamenin aciklanmasi iyi oldu. Aylardir suren kesmekesten kurtulduk. Artik "adini veremeyecegim falanca kaynadigimdan aldigim bilgilere gore savci..." diye baslayan cümleler okumayacagiz. Herkesten her seyi biraz daha fazla ve farkli "bilen" Baransu gibilerinin tecavuzune daha az maruz kalacagiz...
Iddıaname uzerınde teknık degerlendırme yapabilecek yetide degilim. Onca sayfayi tek tek okuyup eksik gedik arama zahmetine katlamaya da hic niyetim yok.
Benim ilk gunden beri durusum net cunku. Iddianamenin icerigi ve sucluluk sucsuzlukla ilgilenmiyorum. Ilk gunden soyledigim gibi, Aziz Yildirim'in bu futbol dunyasinda "temiz" kalmasi zaten supriz olurdu. Benim esas isyanim ve itirazim, ilk gunden itibaren, yaratilann manzaraya, olusturulmaya calisilan atmosfer, Fenerbahce baskanin emniyette cekilen fotograflarinin basina sizdirilma alcakligina, türk futbol dünyasindaki temizligi en fazla asker ocaginda askerligin temizledigi tuvaletler kadar olan Galatasaray grubunun birden bire camianin en ahlakli kesimi olarak salinip durmalarina, futbolcularinin alin terine sorgusuz sualsiz ve saygisiz dil uzatmalara, Ahmet Cakarlarin, Ermanlarin filan gun bugundur vurun Aziz"e düsturunun basini cekmelerine vs vs vs itiraz ettim.
Iddıaname uzerınde teknık degerlendırme yapabilecek yetide degilim. Onca sayfayi tek tek okuyup eksik gedik arama zahmetine katlamaya da hic niyetim yok.
Benim ilk gunden beri durusum net cunku. Iddianamenin icerigi ve sucluluk sucsuzlukla ilgilenmiyorum. Ilk gunden soyledigim gibi, Aziz Yildirim'in bu futbol dunyasinda "temiz" kalmasi zaten supriz olurdu. Benim esas isyanim ve itirazim, ilk gunden itibaren, yaratilann manzaraya, olusturulmaya calisilan atmosfer, Fenerbahce baskanin emniyette cekilen fotograflarinin basina sizdirilma alcakligina, türk futbol dünyasindaki temizligi en fazla asker ocaginda askerligin temizledigi tuvaletler kadar olan Galatasaray grubunun birden bire camianin en ahlakli kesimi olarak salinip durmalarina, futbolcularinin alin terine sorgusuz sualsiz ve saygisiz dil uzatmalara, Ahmet Cakarlarin, Ermanlarin filan gun bugundur vurun Aziz"e düsturunun basini cekmelerine vs vs vs itiraz ettim.
Donnerstag, 8. Dezember 2011
Bilica'nin yerine kim oynayabilirdi?
Dünkü karsilasmayla ilgili Aykut Kocaman'i hemen herkes sahaya surdugu kadrodan dolayi ozellikle Alex'in konumu, Stochsuzluk ve Bienvenu tercihleri ekseninde cok elestirdi.
Bilica'ya da kiziyor tarflar... Ama genel kabul goren bir durum var; Bilica tercihinden dolayi Hoca'ya kimse elestirilerini yöneltmiyor. Cünkü, Bekir'in sakatligi, Kesimal'in de mac eksikligi ve hazir olmama olasiligi "hoca ne yapsin, oynatacak baska isim yok ki" sonucuna vardiriyor kisileri...
Fakat burda bir hususu atliyoruz. Bundan uc sene once, Aragones'in yine boyle bir dönemde, herkes Deniz Baris'i oynatmasini beklerken kendisinden stoperde, cesur bir kararla Gokhan Gönül'ü koydugunu unutmus olamayiz. Ustelik de o zaman elimizde iyi bir sagbek yedegi Orhan Sam gibi bir isim yokken. O karsilasmanin skorunu da, Gökhan'in hatasiz oyununu da bilen biliyor.
Iste sonuclar degil canimizi sikan. Aykut Hoca'nin bu konservatif ve tatli suprizler yaratmayan kararlari.
Bilica'ya da kiziyor tarflar... Ama genel kabul goren bir durum var; Bilica tercihinden dolayi Hoca'ya kimse elestirilerini yöneltmiyor. Cünkü, Bekir'in sakatligi, Kesimal'in de mac eksikligi ve hazir olmama olasiligi "hoca ne yapsin, oynatacak baska isim yok ki" sonucuna vardiriyor kisileri...
Fakat burda bir hususu atliyoruz. Bundan uc sene once, Aragones'in yine boyle bir dönemde, herkes Deniz Baris'i oynatmasini beklerken kendisinden stoperde, cesur bir kararla Gokhan Gönül'ü koydugunu unutmus olamayiz. Ustelik de o zaman elimizde iyi bir sagbek yedegi Orhan Sam gibi bir isim yokken. O karsilasmanin skorunu da, Gökhan'in hatasiz oyununu da bilen biliyor.
Iste sonuclar degil canimizi sikan. Aykut Hoca'nin bu konservatif ve tatli suprizler yaratmayan kararlari.
Mittwoch, 7. Dezember 2011
Kocaman ve Bilica; Galatasaray-Fenerbahce: 3-1
Dun firsat bulabilseydim, bu karsilasmayla ilgili buraya, favorinin Galatasaray oldugunu, bir beraberligin Fenerbahce icin iyi bir skor olacagini yazacaktim.
Ama gelgelelim bu derece kepaze bir oyun ve skor beklemiyordum. Sansliydik; yoksa 6-0'lik tarihi skorun rövansi rahatlikla alinabilirdi bugün.
Isin bu derece rezil bir skora ve oyuna evrilmesinde en buyuk sorumlu da Aykut Kocaman ve Bilica idi. Bilica'nin durumunu bir kenara birakalim ve fakat Kocaman'in kararlarini mutlaka konusmaliyiz...
Sakatliklari kabul ediyorum; Topuz, Bekir gibi oyuncularin eksikligi sizi elbette sikintiya sokacaktir, ama ikinci yarinin basi gostermistir ki, bu sartlarda dahi Fenerbahce alisilagelen ve sayesinde buyuk rakipleirne karsi her zaman ustunluk sagladigi kurgusuna hic de fena sayilmayacak oyuncularla sahip olabilmekte.
Elimizdeki santrafor Guiza olsaydi anlardim, ama yabanci sinirlamasinin oldugu bu yuzden de Stoch'un kenarda tutulmasi gerektigi bir anda sahadaki tercihlerinizden bir tanesinin Bienvenu olmasini nasil anlamlandirabilecegiz. Kabul ediyorum Semih cok formsuz. Ama Bienvenu de ondan etkili degil. Ve en azindan yabanci degil.
Aykut Kocaman benim cocukluk kahramanim, bunu bu sitede bilmem kacinci kez yaziyorum. Ama onun teknik adamlik becerisi hakkinda Anadolu kluplerini calistirirken dahi her zaman rezervlerim olmustu. Derli toplu takimlar yaratabilme, belli bir sistem pasoyunu oynatabilme, takimlarina kimlik verebilme konusunda her zaman belli bir seviyeyi yakalasa da, Avci'nin, Saglam'in veya Bulent Uygun'un yaptigi flas imzalari hic atamamisti. Fenerbahce'nin basindaki seruveninde de bunu daha iyi anlayabiliyor ve bundan dolayi endiseye kapiliyoruz.
Futbol duz mantikla yurumuyor cunku. Gecen sezonun basinda, sadece hizli oyunculari transfer ederek bir anda fantezilerini susleyen 4-3-3 e gecebilecegini sandi, bu onun teknik direktorluk kariyerinin sonu oluyordu. Hucumcu cikartip, savunmaya yonelik oyuncu alarak kalesini daha iyi savunabilecegini dusunuyor ama bu maclarin cogunda tamamiyle rakibi uzerine cekmek zorunda kalarak daha fazla pozisyon vermeye basliyor. Ve bu aksam oldugu gibi ortasaha ve savunma oyuncularinin sayisi daha cok olunca daha kolay beraberlik alabilecegini saniyor ama Fenerbahce tarihi bir hezimetten zor kurtuluyor...
Bu degerli insani elbette bir cirpita silip atma derdinde degilim; gecen sezonki muthis sampiyonlukta da, bu sezonki krizi yonetme konusunda da olaganustu isler yaptigini biliyoruz. Ve fakat, mevcut krizin onda ciddi bir metal gerileme yarattigi gercek. Bu elestiriler de biraz bunu vurulamak adina. Zaten haftalardir suregelen formsuzlugunu bu aksamki performansiyla taclandirmis oldu. Ve benim duzelecegimiz yonunde hicbir umudum da yok.
Cunku ne takim kalitesi bunun icin yeterli, ne de hocanin bu kadar dagilmasina yol acan sike krizi kisa sure icinde netlesip takimin uzerindeki bulutlari yokedecege benzemekte ne de yonetim Aziz Yildirim'siz degisik hamleler yapabilecek duzeyde...
Umarim ben yanilirim...
Ama gelgelelim bu derece kepaze bir oyun ve skor beklemiyordum. Sansliydik; yoksa 6-0'lik tarihi skorun rövansi rahatlikla alinabilirdi bugün.
Isin bu derece rezil bir skora ve oyuna evrilmesinde en buyuk sorumlu da Aykut Kocaman ve Bilica idi. Bilica'nin durumunu bir kenara birakalim ve fakat Kocaman'in kararlarini mutlaka konusmaliyiz...
Sakatliklari kabul ediyorum; Topuz, Bekir gibi oyuncularin eksikligi sizi elbette sikintiya sokacaktir, ama ikinci yarinin basi gostermistir ki, bu sartlarda dahi Fenerbahce alisilagelen ve sayesinde buyuk rakipleirne karsi her zaman ustunluk sagladigi kurgusuna hic de fena sayilmayacak oyuncularla sahip olabilmekte.
Elimizdeki santrafor Guiza olsaydi anlardim, ama yabanci sinirlamasinin oldugu bu yuzden de Stoch'un kenarda tutulmasi gerektigi bir anda sahadaki tercihlerinizden bir tanesinin Bienvenu olmasini nasil anlamlandirabilecegiz. Kabul ediyorum Semih cok formsuz. Ama Bienvenu de ondan etkili degil. Ve en azindan yabanci degil.
Aykut Kocaman benim cocukluk kahramanim, bunu bu sitede bilmem kacinci kez yaziyorum. Ama onun teknik adamlik becerisi hakkinda Anadolu kluplerini calistirirken dahi her zaman rezervlerim olmustu. Derli toplu takimlar yaratabilme, belli bir sistem pasoyunu oynatabilme, takimlarina kimlik verebilme konusunda her zaman belli bir seviyeyi yakalasa da, Avci'nin, Saglam'in veya Bulent Uygun'un yaptigi flas imzalari hic atamamisti. Fenerbahce'nin basindaki seruveninde de bunu daha iyi anlayabiliyor ve bundan dolayi endiseye kapiliyoruz.
Futbol duz mantikla yurumuyor cunku. Gecen sezonun basinda, sadece hizli oyunculari transfer ederek bir anda fantezilerini susleyen 4-3-3 e gecebilecegini sandi, bu onun teknik direktorluk kariyerinin sonu oluyordu. Hucumcu cikartip, savunmaya yonelik oyuncu alarak kalesini daha iyi savunabilecegini dusunuyor ama bu maclarin cogunda tamamiyle rakibi uzerine cekmek zorunda kalarak daha fazla pozisyon vermeye basliyor. Ve bu aksam oldugu gibi ortasaha ve savunma oyuncularinin sayisi daha cok olunca daha kolay beraberlik alabilecegini saniyor ama Fenerbahce tarihi bir hezimetten zor kurtuluyor...
Bu degerli insani elbette bir cirpita silip atma derdinde degilim; gecen sezonki muthis sampiyonlukta da, bu sezonki krizi yonetme konusunda da olaganustu isler yaptigini biliyoruz. Ve fakat, mevcut krizin onda ciddi bir metal gerileme yarattigi gercek. Bu elestiriler de biraz bunu vurulamak adina. Zaten haftalardir suregelen formsuzlugunu bu aksamki performansiyla taclandirmis oldu. Ve benim duzelecegimiz yonunde hicbir umudum da yok.
Cunku ne takim kalitesi bunun icin yeterli, ne de hocanin bu kadar dagilmasina yol acan sike krizi kisa sure icinde netlesip takimin uzerindeki bulutlari yokedecege benzemekte ne de yonetim Aziz Yildirim'siz degisik hamleler yapabilecek duzeyde...
Umarim ben yanilirim...
Samstag, 3. Dezember 2011
Güzel Galibiyet; Fenerbahce-Ankaragücü: 4-2
Bu blogun bana kazandirdigi en guzel sey olan dostum Mustafa ile konusurken söylemistim, kolay bir galibiyet alacagiz diye. O ise bu tür maclardan her zaman endise ettigini soylemisti. Skor kolay bir galibiyet elde etmisiz hissini verse de oyunu izleyenler zaman zaman Mustafa'nin kaygilarinin cok da yersiz olmadigi teslim ederler.
Ama netice itibariyle guzel bir futbol izledik; her iki ekibin de bunda payi vardi. Onemli bir skor elde ettik. Ve herseyden onemlisi hafta icideki gelismeler; once TFF-UEFA ekseninde yasanan garabatin ortaya cikisi, sonrasinda Gül'ün degisen sike yasasini insanlarinda zihninde soru isaretlerini doguracak sekilde veto etmesi, takimi hic etkilememisti.
Bu olaylardan bahsetmisken, bunca olan bitenden sonra hala bu takimi elestiriyor olmaktan zaman zaman, kendi adima utandim. Ama biz yine de futbol konusurken olumsuz buldugumuz noktalari da soylemeye devam edelim; bu olan biteni de mumkun mertebe unutmadan ve takima insafsizlik yapmadan. Zaten derdimiz kendi aramizda muhabbet etmek; yoksa hic haddime degil, Aykut Kocaman'in hocalarini begenmemek veya Bienvenu'nun futbolculuguna laf etmek.
Ama netice itibariyle guzel bir futbol izledik; her iki ekibin de bunda payi vardi. Onemli bir skor elde ettik. Ve herseyden onemlisi hafta icideki gelismeler; once TFF-UEFA ekseninde yasanan garabatin ortaya cikisi, sonrasinda Gül'ün degisen sike yasasini insanlarinda zihninde soru isaretlerini doguracak sekilde veto etmesi, takimi hic etkilememisti.
Bu olaylardan bahsetmisken, bunca olan bitenden sonra hala bu takimi elestiriyor olmaktan zaman zaman, kendi adima utandim. Ama biz yine de futbol konusurken olumsuz buldugumuz noktalari da soylemeye devam edelim; bu olan biteni de mumkun mertebe unutmadan ve takima insafsizlik yapmadan. Zaten derdimiz kendi aramizda muhabbet etmek; yoksa hic haddime degil, Aykut Kocaman'in hocalarini begenmemek veya Bienvenu'nun futbolculuguna laf etmek.
Donnerstag, 1. Dezember 2011
Haddini Bilmez Camia
Fenerbahce'den bahsediyorum... Surekli insanlarin canini sikiyor. Ne guzel canim Trabzonspor sampiyon olacakken, hepimiz bu kutlu hadiseye hazirlanirken, bu sinir bozucu takim ariza cikariyordu. O kadar da direnmisti hakli olarak Karabuk, Bursa, Antep vs ama ihh, olmuyor bu haddini bilmezler kendilerien bicilen rolu kabullenemiyordu.
Neyseki, 3 temmuzda gecmisten bugüne tertemiz bir sicile sahip olan Türk futbolu üzerine karabasan gibi coken bu haddini bilmez kirli camianin yaptiklarina bir dur denildi. Yeni Türkiye'de artik hicbir sey eskisi gibi olmayacakti netice de ve su tertemiz dunyamizi kirleten Aziz Yildirim ve onun her oynadigi karsilasmayi haketmeden kazanan kendini bilmez takimi cezasini cekmeli idi. Isler boyle guzel guzel gidiyordu; Aziz Yildirim gibi bu piyasanin tek karanlik sahsiyeti ceter kurmak ve yonetmekten tutuklanmis, onun evinde bulunmasa dahi guzel bir kurguyla ele gecirilen bir takim silahlar onun evinde bulunmus gibi aktarilmisti hepimize. Guzel seyler olacakti. Fakat bazi korkaklar, "sahip oldugumuz bilgilerle bu takimi kume dusuremeyiz" gibi bir takim zirva argumanlarla futboolumuzun temizlenmesinin onune engel koydu ve bu gerceklesmesini bekledigimiz guzel seyleri engellemis oldu.
Allah'tan UEFA ve ona destek vermeye hazir TFF'nin icinde piril piril insanlar vardi. Onlar bu kirli takima dur demeyi bildi ve SL'ye katilamaz karari verdi. Trabzonspor'u belki normal sezonda sampiyon yapamamislardi ama SL'ye katilmasini saglayabildiler cok sukur.
Ama iste bu utanmazlar bu seferde, hem UEFA yi hem de TFF yi mahkemeye verdiler. Olacak is miydi, bu. Buyuk baskan Ali Sen nediyordu; bunlari yapmak Fenerbahce'ye daha buyuk zarar verir. Fenerbahce sesini kisip oturmaliydi. Bu degerli adami dinlemedi terbiyesizler. Bir diger degerli isim Ahmet Cakar ne diyordu, Aziz Yildirim'in baskanligi dusurulsun, o sekilde rahatlar kulup. Turk futbolunun gelmis gecmis en karanlik figuru Aziz Yildirim'a sahip cikmaya devam ettiler.
Simdi de UEFA'nin CAS yaptigi savunma neticesinde TFF'deki bazi degerli isimlerin canini sikiyorlar. Ne olmus yani Lutfi Aribogan bunu soylemisse. Islerin bu noktaya gelmesinde buyuk Fenerbahceli MAA nin dedigi gibi, bu adamlarin ne sucu var sanki`?
Ama bu can sikici camia bir turlu kanullenmiyor itaat etmeyi ve boyun egmeyi. Her yere dusmeye kalkip yeniden dikiliyor karsimiza.
Neyseki, 3 temmuzda gecmisten bugüne tertemiz bir sicile sahip olan Türk futbolu üzerine karabasan gibi coken bu haddini bilmez kirli camianin yaptiklarina bir dur denildi. Yeni Türkiye'de artik hicbir sey eskisi gibi olmayacakti netice de ve su tertemiz dunyamizi kirleten Aziz Yildirim ve onun her oynadigi karsilasmayi haketmeden kazanan kendini bilmez takimi cezasini cekmeli idi. Isler boyle guzel guzel gidiyordu; Aziz Yildirim gibi bu piyasanin tek karanlik sahsiyeti ceter kurmak ve yonetmekten tutuklanmis, onun evinde bulunmasa dahi guzel bir kurguyla ele gecirilen bir takim silahlar onun evinde bulunmus gibi aktarilmisti hepimize. Guzel seyler olacakti. Fakat bazi korkaklar, "sahip oldugumuz bilgilerle bu takimi kume dusuremeyiz" gibi bir takim zirva argumanlarla futboolumuzun temizlenmesinin onune engel koydu ve bu gerceklesmesini bekledigimiz guzel seyleri engellemis oldu.
Allah'tan UEFA ve ona destek vermeye hazir TFF'nin icinde piril piril insanlar vardi. Onlar bu kirli takima dur demeyi bildi ve SL'ye katilamaz karari verdi. Trabzonspor'u belki normal sezonda sampiyon yapamamislardi ama SL'ye katilmasini saglayabildiler cok sukur.
Ama iste bu utanmazlar bu seferde, hem UEFA yi hem de TFF yi mahkemeye verdiler. Olacak is miydi, bu. Buyuk baskan Ali Sen nediyordu; bunlari yapmak Fenerbahce'ye daha buyuk zarar verir. Fenerbahce sesini kisip oturmaliydi. Bu degerli adami dinlemedi terbiyesizler. Bir diger degerli isim Ahmet Cakar ne diyordu, Aziz Yildirim'in baskanligi dusurulsun, o sekilde rahatlar kulup. Turk futbolunun gelmis gecmis en karanlik figuru Aziz Yildirim'a sahip cikmaya devam ettiler.
Simdi de UEFA'nin CAS yaptigi savunma neticesinde TFF'deki bazi degerli isimlerin canini sikiyorlar. Ne olmus yani Lutfi Aribogan bunu soylemisse. Islerin bu noktaya gelmesinde buyuk Fenerbahceli MAA nin dedigi gibi, bu adamlarin ne sucu var sanki`?
Ama bu can sikici camia bir turlu kanullenmiyor itaat etmeyi ve boyun egmeyi. Her yere dusmeye kalkip yeniden dikiliyor karsimiza.
Abonnieren
Posts (Atom)