Samstag, 20. März 2010

Tanjevic ve ölüm çağrışımı


Basketboldan nicedir uzaktım. O yüzden bu ülkenin uzak ara çok nefret edilen spor adamı hakkında benim şahsi fikirlerim oluşmadi hiç... Fkir oluşmadı ama yine de küfür eden onca adamın etkisinde kalarak ufak bir soğukluk duydum ona karşı. Herkesin istisnasız 'siktir olsun gitsin' dediği adam öğrendik ki, kansermiş ve yakın zamanda istifa edip gidecekmis... Enfes film Tabutta Rövaşata'nın olağanüstü güzellik ve zarafetteki oyuncusu Ayşen Aydemir de aynı hastalıktan kayetmişti hayatını... Onu hatırladım birden.
Neyse... Ölüm bir hakikat. Tüm canlılar gibi Tanyeviç de haberi aldıktan sonra hayatta kalmak adına sonsuz bir inatla çırpınacak ama sonuç değişmeyecek.
Ölümü bu kadar korkutucu kılan nedir? İnançlar mı? Öldükten sonra karşılaşacağı korkusunu yaşadığı 'öteki dünya'nın inanılan cezalandırıcı tarafı mı? Burdaki sevdiklerinden kopmak zorunda oluşu, onları bir daha asla göremeyecek olması mı? Yoksa bir bütün olarak 'varlık' duygusunu kaybederek 'yok' olacak olmanın verdiği dehşet duygusu mu?

Bilemiyorum; bu konular üzerine sürekli sorular uçuşur zihnimde her ölüm veya ölümü çağrıştıran hastalık haberi aldığımda.
Ya hayatta kalanlar? Onlar neden bir yakınları öldüklerinde keder içine çökerler? O sevdiklerini bir daha göremeyecek olmaları mı? Muhtemelen bunun etkisi çok büyük. Pekii sadece bu mu? Bence bunun kadar belki de bundan da öte karşılaştığı o ölüm olgusunun hakikat olduğu gerçeğiyle yeniden, bir kez daha yüzleşmesi ve ona kendi sonunu da hatırlatıyor olması... Evet çok büyük olasılıkla bu. Enke intihar ettiğinde onunla spor haberleri dışında neredeyse hiç temas halinde olmayan bloggerların samimi üzüntülerini hatırlıyorum. Tanjeviç'e durmadan sövenler hatta sırf o gitsin diye takımlarının mağlubiyetini dileyenler bakıyorum şimdi bloglarında onu hiç sevmezdik ama şimdi böyle olmasına onun adına üzüldük' yollu cümleler kuruyorlar...
Emin misiniz? Üzülmüşsünüzdür mutlaka ama, onun adına mı?

2 Kommentare:

Arkhe hat gesagt…

"Burdaki sevdiklerinden kopmak zorunda oluşu, onları bir daha asla göremeyecek olması mı?"

Budur benim için ölümü korkutucu yapan.

Ben ölümden çok korkarım ama kendimin değil sevdiklerimin ölümünden.

Bolat hat gesagt…

Bu korkularımız ve ölüm üzerine çok düşünüyorum ama bir türlü zihnşmi aydınlatacak kafamdaki soru işaretlerini cevaplayacak sonuçlara ulaşamadım...